Bekir AYGÜL / Köşe Yazarı

“AYDIN’DA REFERANDUM SONRASI EVET-HAYIR CEPHESİ”

            12 Eylül 2010 Pazar günü yapılan referandumda Türkiye genelinde katılım %78. Oy dağılımı ise % 58 evet, % 42 hayır çıktı ve Anayasa değişikliği paketi halkımız tarafından onaylanmış oldu.

            Aydın ili referandum sonuçları ise % 36 evet, % 64 hayır çıktı. Burada bir takım çevreler 29 mart  2009 il genel meclisi seçimleri ile referandumda çıkan sonuçları karşılaştırarak sorumlu aramaya başladılar. Bu karşılaştırmayı yaparken kapsamlı, sağlıklı, ve yansız bir analize tabi tutmak hem siyasetcilerin hemde kanaat önderlerinin görevi olsa gerektir.

            Hepimizin bildiği gibi 22 temmuz 2009 İl Genel Meclisi seçimlerinde Aydın’da Ak Partinin oy oranı %26; CHP, DSP,MHP,DP, DTP ve diğerlerinden  oluşan ret cephesinin oyları oranı ise % 71 dir. Aydın’da referandumdan çıkan evet oylarını Ak parti açısından değerlendirecek olursak yüzde 26 dan yüzde 36 ya varan bir artış, ret cephesindede yüzde 71 lerden yüzde 64 lere varan bir düşüş olduğu açık ve seçik olarak görülmektedir.

            Ortaya çıkan bu rakamsal sonuç her türlü çarpıtma, yanlış okuma ve kasıtlı yönlendirmeleri bertaraf edecek şekildedir.

            Dünden itibaren bir takım ulusal ve yerel basın organlarında referandumda Aydın için hezimet senaryoları çizilmeye başlandı. Hatta o dereceye varıldı ki sanki yapılan bir referandum değilde hükümet için ak parti için güven oylaması imiş gibi yorumlar yaparak sorumlu aramaya başladılar. Sorumlu olarak başta Aydın Valisi Hüseyin Avni COŞ ile muhalefet milletvekilleri arasında geçen bir olaydan dolayı sayın Valiyi Hedef tahtasına oturtma gayreti içine girdiler.

            Aydın Valisi Hüseyin Avni COŞ bir kere partiler üstü bir konumdadır. Devletin ve Hükümetin temsilcisidir. Hiçbir siyasi parti ile organik bağlantısı yoktur ve her partiye eşit mesafededir. Her zaman ve her yerde gerekli gördüğü zaman her siyasi parti temsilcileriyle görüşebilir ve bununla ilgilide hiç kimseye hesap vermek zorunda da değildir.

            Vali COŞ, Aydın’a geldiği günden itibaren farklı bir Vali portresi çizmeye başladı. Halkın içine girdi, halkın dertleriyle dertlenmeye başladı. Telefonlarını 24 saat halka açtı, kamu kaynaklarını verimli ve etkin kıldı, kanun ve yönetmelikleri ayırım yapmadan herkese eşit şekilde uyguladı. Devleti halkla bütünleştirdi. Kararlı ve azimli çalışmalarıyla halkın gönlünde taht kurdu. Kamu yatırımlarını titizlikle takip etti özel yatırımcıya gerekli desteği verdi. Bu başarılı çalışmalarıyla bir takımı hariç hemen hemen tüm sivil toplum örgütlerinin sevgisini saygısını kazandı.

            En önemlisi ise yolsuzlukların üstüne korkusuzca, cesaretle gitmesi oldu. Tüyü bitmemiş yetimin hakkına göz dikenlere,Devletin ve halkımızın birikimlerini soyup soğana çevirenlere haddini bildirdi. Nitekim Didim Belediyesindeki bir takım gelişmeler neticesi Belediye Başkanının soruşturmadan sonra görevden alınması bir takım çıkar çevrelerini  rahatsız ettiği gibi aynı zamanda farklı amaçlar taşıyan zihniyet sahiplerini ve bazı çevrelerin gayri meşru çıkarlarınıda bozdu…

            Bu zihniyet sahipleri hiçbir zaman değişmeyecek. Dün Aydın Valiliği yapmış olan Recep Yazıcıoğlu’nun, Mustafa Malay’ın aleyhinde konuşanlar, onlara acımasızca iftiralar atanlar bu gün onlara methiye düzüp, aynı saldırı ve söylemleri şu anda Aydın Valimiz Hüseyin Avni COŞ hakkında da söylemeye başladılar. Referandum öncesi İftiralarının arkası önü kesilmedi günlerce televizyonlarda ve basında yaygara üstüne yaygara kopardılar.

            Akıllarınca dürüst ve çalışkan valilerin önünü kesmek onların halka hizmet etmelerini, yolsuzlukların üzerine gitmelerini engellemek istediler. Ama bu çirkin senaryo tutmadı. Halkımızın sağ duyusu haklı ile haksızı ayırt etmesini bildi ve tüm Aydın kamuoyu sayın Valinin arkasında dim dik durdu ve durmayada devam ediyor. Bundan sonrada hiç kimsenin şüphesi olmasın ki cefakar ve vefakar Aydın halkı Valisine sahip çıkacaktır.

Buradan bizim tavsiyemiz herkes görevini kendi kulvarında yapsın, kendi işi ile meşgul olsun. Siyasetci siyasetini yaparken hak ve adalet duygularını rencide etmeden, demokratik olgunluk çerçevesinde yapsın. Memur, bürokratta işini kanun ve yönetmelikler çerçevesinde korkusuzca yerine getirebilsin. İşte o zaman ülkemiz ileri ülkelerdeki seviyeyi yakalar.