Aydın Koleji Sahibi Bülent AYTÜRK Röportajı
Aydın Özel Gazetesi Muhabiri Osman ÇELİKKOL Aydın Koleji Sahibi Bülent AYTÜRK ile Çok Özel Röportaj Gerçekleştirdi.
Osman ÇELİKKOL : Biraz kendinizden bahseder misiniz ?
Bülent AYTÜRK : Sosyal Yorum Dershanesini Kurduk
1962 Aydın İncirliova doğumluyum. İlkokul, Ortaokul ve Liseyi İncirliova da okudum. Erzurum Atatürk Üniversitesi Tarih Bölümü mezunuyum. 86 yılında Milli Eğitimde göreve başladım. 90 yılına kadar kamuda çalıştıktan sonra istifa ettim. Daha sonra özel sektörde görev aldım. 93/94 eğitim ve öğretim yılında Sosyal Yorum Dershanesi adı altında kendi dershanemizi kurduk. Bu sektörde 93/94 yılından bu yana 23. yılımız oluyor. Daha sonra Aydın Sınav Dershanesi adı altında çalışmaya başladık. Daha sonra bu dershanelerin kapatılması ile birlikte Aydın Koleji olarak eğitim öğretime devam ettik.
Osman ÇELİKKOL : Gördüğüm kadarı ile 2 tane bölümünüz var değil mi ?
Bülent AYTÜRK : Polis Okulunun Kuzeyine Kampüs Kurmak İstiyoruz
Sınav Dershanesi zamanında şuan da bulunduğumuz bina ilköğretim için açılmıştı. Dershanelerimizin kapatılmasından sonra ortaokula çevirdik. Bundan 4 yıl öncede diğer binamızı liseye çevirdik. Şuan da Anadolu Lisesi olarak devam etmektedir. Ortaokulumuzun 2. eğitim ve öğretim yılı. Amacımız Polis Okulunun kuzeyinde arazimiz var ve orayı da kampüs haline çevirmek istiyoruz.
Osman ÇELİKKOL : Kampüs denilince akla Üniversite geliyor. Aydında da Özel bir üniversite yok. Açmayı düşünüyor musunuz ?
Bülent AYTÜRK : Aydın Ticaret Odası Öncü Olabilir
Eğer yapabilirsek o konuda zaten Aydın’ın bir ihtiyacı olduğuna inanıyoruz. Bizim daha çok yapma noktasında sermaye gerekli ve ciddi anlamda üniversite desteği gerekiyor. Bu durum bizi şuan için aşabilecek kapasitede. Bu konuda Aydın Ticaret Odası öncülük yapabilir. Bu konuda düşünceleri olanlar vardır. İnşallah bize nasip olur.
Osman ÇELİKKOL : Aydın da bu eksik var ama değil mi ?
Bülent AYTÜRK : Aydında Jeotermal Risk Oluşturuyor
Aydın inşaat ile büyüyen bir yer. Aslında bir tarım şehri. Biliyorsunuz ki tarım da şuan sıkıntılar mevcut. Örneğin bence Jeotermal meselesi Aydın için ciddi bir risk oluşturuyor. Hem su kaynakları, hem havamız ve toprağımız bu konuda bana göre kirleniyor.
Osman ÇELİKKOL : Bu konuda bir çalışmada mevcut değil ?
Bülent AYTÜRK : Üniversitenin Öncü Olması Lazım
Bu konu hakkında Üniversitenin öncülük yapması gerekiyor. Bu Jeotermallerin getirisi, götürüsü nedir ,havaya ,toprağa, suya zararı var mı yok mu, nasıl denetlenebilir bakması gerekir. Şimdi baktığımızda bu Jeotermallerden ciddi bir buhar salınımı var. En azında bunun bilimsel bir şekilde araştırılması gerekir. Biz bu konuda uzman değiliz.
Osman ÇELİKKOL : Milli Eğitim müfredatına uygun bir şekilde mi ders veriyorsunuz ?
Bülent AYTÜRK : İngilizcede Kur Sistemi Uyguluyoruz
Ne okullar, ne dershaneler Milli Eğitim müfredatının dışında ders veremez. Artısını verebilir ama Milli Eğitim müfredatını vermek zorundadır. Ortaokulumuzda uyguladığımız, Aydında belki ilk ve tek İngilizcede kur sistemi uyguluyoruz. Normal okul müfredatının dışında hafta içi saat 3’ten sonraki saatlerde etüt türünde ama düzenli bir programla bu uygulamamızı yapıyoruz. Öncelikle öğrencilerimiz bir sınava giriyor. Bu sınavlara göre A, B, C olarak kurlara seviyelere ayırıyoruz. Daha sonra İngilizcenin 3 ana dalında speaking ( konuşma ), gramer ( dil bilgisi ) ve writing ( yazma ) alanlarında yetiştirmeye çalışıyoruz. Bu uygulama normal okullarda gösterilen İngilizcenin bir üstüdür.
Osman ÇELİKKOL : Bunun ne yararı var?
Bülent AYTÜRK : 1 Dil 1 Enstrüman 1 Spor
Ben bir eğitici olarak 30 yıllık öğretmenim. 86 da göreve başladım. Bana göre bir öğrenci liseyi bitirinceye kadar 1 dil 1 enstrüman ve 1 spor dalında başarılı olmalı. İlk olarak hepimiz 10-15 sene İngilizce gördük ama İngilizce konuşamıyoruz. Şimdi Kuşadası’na gittiğiniz zaman; küçüksemek anlamında söylemiyorum bir ayakkabı boyacısı çok rahatlıkla İngilizce konuşabiliyor. Biz o kadar okuldan geçiyoruz, eğitimden geçiyoruz ama konuşamıyoruz. Bu konuda çocuklara İngilizceyi bir ihtiyaç gibi hissettirmemiz gerekiyor.
Bülent AYTÜRK : Türkçenin Gramerini Biliyor muyuz ?
2. olarak biz hep gramerden gidiyoruz. Bana göre pratikten gitmemiz gerekiyor. Şimdi Türkçe konuşuyoruz fakat Türkçenin bütün gramerini biliyor muyuz? Hiçbir dil gramer ile öğrenilmez. Bizim kur sistemimizin bir ayağı da bu konuda çocuğa eğitim vermek. Sınıflarda Öğretmenlerimiz sadece İngilizce konuşuyor. Mecburdan kastım zorlayarak değil, bu dili severek, isteyerek ve derse katılabilmek için bu dili öğrenme durumunda, kendini mecbur hissedeceği için, daha hızlı bir öğrenme yoluna geçmiş oluyoruz. Bu şekilde çocuklarımız da daha çok öğrenme ihtiyacı oluşuyor.
Bülent AYTÜRK : Okullardaki Öğrenciler Dil Kurslarına Gidiyor
Bu kur sistemini Aydın Kolejinde bu sene uygulamaya koyduk. Devlet okullarında okuyan çocuklarımız dil kurslarına gidiyorlar. Artı bir mali külfet oluşturuyor. Biz burada ayrı bir ücret oluşturmaksızın tamamen okul ücretinin içerisinde sunduğumuz bir hizmet. İkinci bir dil olarak da Almanca dersi veriyoruz. Almanca dersimizi daha çok pratik olarak veriyoruz.
Bülent AYTÜRK : Aydında Yeterli Okul Yok
Lisemizin şöyle bir özelliği de vardır. Aydın da eğitim ve öğretim çok ciddi bir problemler var. Bunlardan birincisi de bana göre okullaşmanın düşük olmasıdır. Sabahçı öğlenci gibi 2’li sistemin eğitimde olmasıdır. Bakanlık bu konuda çalışmalarına devam ediyor ama biraz zaman alacaktır. Çünkü Aydında yeterli okul yok ve sınıflar kalabalık. Bu yüzden sabahçı öğlenci yapılmak zorunda kalınıyor. Sabah 7 buçukta çocuklar ilkokula gidip derse başlıyor yada geç çıkmak zorunda kalıyor.
Bülent AYTÜRK : Öğrencilerimizin Neler Alıp Almadığını Öğreniyoruz
Bizim okulumuzda tam gün uygulaması yapıyoruz. Cumartesiyi de buna dahil ediyoruz. Her hafta Cumartesi günleri de deneme sınavları yaparak öğrencilerimizin eksikliklerini gözlemliyoruz. Bu deneme sınavlarındaki amaç daha çok öğrencilerimizin neler alıp alamadığını çek etmektir.
Bülent AYTÜRK : Rehberlik Servisimiz Düzenliyor
Örneğin çocuklar bize soru sormak için gelmiyor. Çekinebiliyor. Bizde bunu çocuğa bırakmadan, eksiği olduğunu da hissettirmeden diyoruz ki bu konularla ilgili ek çalışma yapacağız arkadaşlar. Bunlar rehberlik servisimiz tarafından düzenleniyor. Bu eksik kalan yerler tamamlanmaya çalışıyor.
Bülent AYTÜRK : Öğrencinin Gözüne Bakarak Ders Anlatılır
Tam öğrenmeyi getirmek. Biliyormuş gibi yapma, anlıyormuş gibi yapma düşüncesinden çıkarmak istiyoruz çocuklarımızı. Biz yıllardır derslere girdik ve öğrencinin gözüne bakarak ders anlatılır. Eğer çocuğun dikkati dağılmışsa ya bakışlarında donukluk hissedersin yada başka şeylerle ilgilendiğini görürsünüz.
Bülent AYTÜRK : Beden Dili
Şuanda dikkat ederseniz ikimiz arasındaki iletişimde bile göz göze yüz yüze bir temas var. Örneğin siz nerede durmam gerektiğini neyi değiştirmem gerektiğini fark edebiliyoruz. Bu sessiz bir dildir. Beden dili. Bizde sınıfta öğrencinin anlayıp anlamadığını oradan çözeriz.
Bülent AYTÜRK : Dokümanlarımız Tam
Tekno sınıflara sahibiz. Her sınıfımızda akıllı tahtalar vardır. Akıllı tahtalar görselleri öğrencilere daha iyi veriyor. Hayal kuramadığımız noktalarda devreye giriyor ve somutlaştırabiliyor. Dokümanlarımız bu konularda zaten yeterli. Akıllı tahtaları akıllı defter, akıllı kitaplarla destekliyoruz. Burada önemli olan husus akıllı defter ile akıllı tahtanın uyumlu olması gerekiyor. Bunun özellikle matematik gibi fen gibi derslerdeki görsellerde çok fazla yardımcı oluyor. Hem soru yazmada zaman kaybetmiyorsunuz hem de şekil çizeceğim diye zaman kaybetmiyorsunuz. Örneğin bir derste 10 soru çözülebiliyorsa bu sistem sayesinde 100 soru çözülebiliyor.
Bülent AYTÜRK : Öğretmenlerimiz Kurstan Geçiyor
Benim branşım tarihti. Elimizde hep haritalar ile küreler ile dolaşırdık. Tahtaya uzun uzun yazardık. Çocuklarda yazacak mı yoksa dersi mi dinleyecekler diye konuyu da iyi kavrayamazlardı. Şimdi biraz daha akıllı tahtalara dönersek devlet okullarında da var ama oralarda bazı problemler yaşanıyor. Onlar ilk olarak kaynak problemi yaşıyorlar. Bizim öyle bir sıkıntımız yok. 2. olarak öğretmenlerin teknolojiye uyumlu olması gerekiyor. Bizim öğretmenlerimiz bu kurslardan geçerek başlıyorlar.
Bülent AYTÜRK : Her Dönem Öğretmenlerimiz Eğitim Alıyor
Örneğin akıllı telefon aldın. Bunu kullanmayı bilmiyorsun. Yapabileceğin ancak konuşma amacı ile kullanabilirsin. Biz akıllı tahtaları alırken o firmalardan öğretmenlerimizi eğitimden geçirmelerini sağlıyoruz. Bunu her dönem yapıyoruz. Sınıflarda uygulamalı olarak akıllı tahta kullanımını öğreniyorlar. Bizim öğretmenlerimiz aynı zamanda genç, yetenekli, başarılı öğretmenler. Öğretmen seçimine çok önem veriyoruz.
Osman ÇELİKKOL : Yaş bakımından genç olan öğretmenleri daha çok seviyorum. Çünkü onlar zeka yapısı bakımından bizlere daha yakın. Fakat yaşça büyük olan öğretmenlerimiz biraz doğduğumuz dönem farkından dolayı iyi anlaşamıyoruz.
Bülent AYTÜRK : Genç Öğretmenlerimizin Ortak Dilleri Daha Fazla
Burada iletişim daha farklı. Ben genç öğretmen arkadaşlarımızı daha verimli buluyorum. İşin açıkçası yaştan ziyade öğretmenin teknolojiye uyum sağlaması şart. Şimdi çocuklardan genç öğretmenlerimizin yaş grubu daha iyi anlıyor. Ortak dilleri daha fazla. Yanlış anlaşılmasın burada yaşça büyük ama çok değerli ve tecrübeli öğretmenlerimiz var. Çok da önemli bir konu bu. Biz genç öğretmenlerimizdeki avantajımız şu. Biz onları yönlendirebiliyoruz. Gelişmelerinin gerektiğini söyleyebiliyoruz.
Bülent AYTÜRK : Gençler Değişime, Gelişime Açık Olur
İnsanlar belli bir yaşa geldiklerinden sonra her anlamda omurgası oturmuştur. Bu değiştirmek, geliştirmek biraz zordur. Gençler bu konuda değişime, gelişime açık olur. Çünkü kendilerini geliştirmeye daha çok ihtiyaçları vardır.
Osman ÇELİKKOL : İleriye dönük projeleriniz var mı ?
Bülent AYTÜRK : Franchising İle Yayılmak
1.si daha öncede söylediğim gibi kampüsümüzü oluşturmak. Bizim en büyük hayalimiz belli bir markayı satın almak değil bu markayı inşallah Franchising yöntemi ile yaymaya çalışmak. Aydın bu konuda eksik kalıyor diye düşünüyorum. Biz burada başkalarının Franchising’i olmak yerine, bizim ürünlerimizin Franchising yöntemi ile Aydından yayılmasını istiyoruz. Bu süreci bu hayallerimiz ile devam ettiriyoruz. Bu konuda da basınında, kamuoyunun da, Aydın halkının da sahiplenmesi çok önemli.
Bülent AYTÜRK : Gökyüzünün Altında Hoş Bir Seda Bırakmak
30 yıldır bu sektörün içerisindeyiz. Yıllar sonra öğrencilerimiz ile karşılaştığımızda bile sağ olsunlar, saygıyla sevgiyle bizi karşılarlar. İyi şeyler yapmanın her zaman karşılığı vardır. Bir bulvarda yürüdüğüm zaman en az 10 kişi ile selamlaşırım. Tanıdığım çok insan çıkar. Hangi kuruma gittiysem işte siz bizim hocamızdınız diyen çok insanla karşılaştım. İyi izler bırakmak önemli olan hayatta en önemli şey bu. Şu gökyüzünün altında hoş bir seda bırakabilirsek, çocuklarımızı iyi bir soy isim bırakabilirsek istediğimiz tek şey bu.
Bülent AYTÜRK : Dünyada 150 Bine Yakın Meslek Olduğu Söyleniyor
Bizde ezber meslekler vardır. Avukat olsun, doktor olsun, öğretmen olsun, subay olsun gibi. Tabi bu meslekler olacak ama Dünyada da 150 bine yakın meslek olduğu söyleniyor. Ama biz kaç tanesi ile uğraşıyoruz. Diğer meslekler bilinmiyor bile. Bu bizim meslek liselerine de yansıyor.
Bülent AYTÜRK : Çırak Olayı Bitti
Bugün dünyada o kadar değişik meslekler var ki tasarımıdır, dizaynıdır. Bütün meslek liselerinde hazır giyim elektrik elektronik gibi meslek bölümleri var. Mesleki eğitim artık eskisi gibi değil. Çırak olayı bitmiştir. Günümüz meslekleri teknoloji dayanaklı olduğu için artık sanayi dediğimiz kavram bitmeye başlamıştır. Sanayi dediğimiz şeyler aslında sanayi değildir. Ekmek fabrikalarını sanayi sanıyoruz veya atölyeleri sanayi diyoruz.
Bülent AYTÜRK : Matematikte Fende Sondan 3 veya 4.cüyüz
Günümüzde artık eğitim diyoruz ama eğitimin bilimsel olması gerekiyor. Belli dogmalara bağlı eğitimle asla başarılı bir birey yetiştirmeniz mümkün değildir. İşte yeni açıklandı. Yine matematikte fende o kadar ülke içerisinde sondan 3 veya 4 üz. Bu maalesef değiştiremediğimiz bir sıkıntı. Her şeyin başı eğitimdir. Ama doğru bir eğitimdir.
Bülent AYTÜRK : Eğitim İnsanın Kendisinde Başlar
Eğitim derken her şeyin eğitimi vardır. Şuan görüyoruz maalesef Türkiye de Eğitim Laik ve Çağdaş seviyeden giderek uzaklaşmaya başladı. Bunun sonucunda varabileceğimiz şey olumlu gözükmüyor. İnşallah bunlar değişir. Biz şöyle diyoruz. Eğitim her zaman insanın kendisinde başlar. Suya atılan bir taşın yaydığı halkalardan 1.si kendisini, 2. halka aile, 3. halka mahallen, 4. halka şehrini ve bu böyle devam eder gider.
Osman ÇELİKKOL : Öğrenciler ile sosyal etkinlikler yapıyor musunuz ?
Bülent AYTÜRK : Sağlıklı ve Doğal Olduğunu Düşünüyoruz
Hem öğrencilerimize hem de velilerimize yönelik tanışma, kaynaşma; okul dışındaki buluşmaların daha sağlıklı ve doğal olduğunu düşünüyoruz. Burada biraz daha hava farklı. Örneğin bir kahvaltı düzenliyoruz. Gezilerimiz kültür gezisi olarak yapıyoruz. Denizi görmek için Aydınlının çok uğraşmasına gerek yok.
Bülent AYTÜRK : Tralleis’i Görsünler, Afrodisias’ı Görsünler
Bizim istediğimiz Aydın’ın Tralleis’ini görsünler, Afrodisias’ı görsünler, Didim Apollon’u görsünler, Milet’i görsünler istiyoruz. Çok uzağa gitmemize gerek yok. Aydın içerisinde Nasuh Paşa Külliyesi var, Cihanoğlu Cami var. Ben çocuklarım ile geziyorum buraları devamlı. Tarihi yapısını, bilgisini veriyorum.
Bülent AYTÜRK : Geziler Öğrencilerimize Bir şeyler Katmalı
Su misal emsal olmaz diye bir söz vardır. Bizim okulumuzda geziler öğrencilere bir şeyler katmalı. Diğer türlü denizdir, kumdur gibi bunu hemen hemen Aydında herkes gider görür. Bunun için bizim bir şey yapmamıza gerek yok.
Bülent AYTÜRK : Huzur Evlerini Ziyaret Ediyoruz
Onun dışında sosyal etkinlik olarak yaptığımız bir diğeri; belediyenin barınağına yemek fazlalıklarımızı veriyoruz. Çünkü onların da ihtiyacı var. Onlarda bizim can dostlarımız. Bunu yanı sıra kuş yuvaları yaptık. Onların barınmaları içinde dışarıdaki parkta görebilirsiniz. Onun dışında Sosyal Esirgeme, Huzur Evi gibi kurumları ziyaret ediyoruz.
Bülent AYTÜRK : Kişilik Eğitimi Kişi Eğitimi Kadar Önemlidir
Burada öğretmek istediklerimiz hayatın sadece kendileri gibi olmadığını, farklı insanların olduğunu, hayatın herkese göre bir zorluğu olduğunu öğretmek istiyoruz. Çünkü eğitim sadece ders öğreniminden ibaret değildir. Biz onu; bir kişi eğitimi vardır birde kişilik eğitim vardır diyerek tanımlıyoruz. Kişi eğitimi öğretim esasına dayanır. Kişilik ise toplum değerleri ile eğitilir. Bu yüzden kişilik eğitimleri kişi eğitimi kadar önemlidir. Onun için kişi eğitimi kişilik eğitimi ile birlikte dengeli bir şekilde götürülmesi gerekiyor.
Bülent AYTÜRK : Alışkanlıklar Dönemi
Zaten ilk öğretim çağı dediğimiz, okul öncesinden başlayıp ortaokulu bitirilecek kadar olan dönem alışkanlıklar dönemidir. Alışkanlıklarımızı hep bu dönemde kazanırız. Ondan sonra kötü alışkanlıklar dönemi başlar. Örneğin bir çocuk sobaya eli değdiği zaman ateşin, sıcaklığın farkına varacak ama kendi yandığı zaman bunun farkına varmasının bir anlamı da yok. O yüzden dönebilecek şekilde yanması gerekiyor. Zaten eğitim öğretimin amacı o.
Osman ÇELİKKOL : Öğrencilere kitap okuma alışkanlığı veriyor musunuz ?
Bülent AYTÜRK : Aydın Halkına Örnek Olmak
Bu konuda bizim çok güzel bir uygulamamız var. 1.si mekan tanımlıyoruz. Mesela sınıfta değil parkta okuyorlar. Burada kitabın her yerde okunması gerektiğini gösteriyoruz. Şuanda düşündüğümüz bir proje var. Belediyenin araçlarında, dolmuşlarda kitap okumalarını istiyoruz. Burada yabancılardan görüp de imrendiğimiz şey örneğin plajda güneşlenirken ellerinde bir kitap vardır. Trenlerde, toplu taşıma araçlarında ellerinde kitaplar ile yolculuk yapıyorlar. Amacımız Aydın halkına da örnek olmak.
Bülent AYTÜRK : Kitap Okumak Bize Ne Kazandırır
Haftanın belli günlerinde okuma saatleri var. Herkes kitap okunmadığından şikayetçidir. Ancak şikayet edenlerinde okuma alışkanlığı yoktur. İnsanlara şunu iyi anlatmamız gerekiyor, kitap okumak bize ne kazandırır? Kitap okumak kendini tanımayı ve kişilere kendini iyi ifade edebilmeyi sağlar. Bugün toplumda insanlar konuşurken sık sık belli sözcükler üzerinde takılır kalır, kelime dağarcıkları azdır. Bunun temel nedeni okuma alışkanlığının olmamasıdır.
Bülent AYTÜRK : Çocuklar Teknolojiden Çok Etkileniyorlar
Eğitim öğretim çok komplike bir olay. Çocuklar teknolojiden çok etkileniyorlar, teknolojiden yararlanmaları da gerekiyor. Artık ansiklopediler devri kalmadı. Çünkü bilgiye erişmek çok kolay bir şey. Bu sebeple öğrencilere çok fazla bilgi yüklemenin sağlıklı olmadığını düşünüyorum. Zaten bakanlığımızın da müfredatı hafifletmeye dönük bir çalışması var.
Bülent AYTÜRK : Öğrenmenin İlk Şartı Sormaktır
İnsanların nasıl öğreneceğini öğrenmesi ve soru sormayı öğrenmesi gerekiyor. Öğrenmenin birinci şartı sormaktır. Soru sormakla ilgili Nobel hikayesi vardır. Nobel Fizyoloji ödülünü alan bir bilim adamına şöyle bir soru soruyorlar; sizin branşınızda 3000 Fizyolog var, ama Nobel’i siz aldınız, bunu nasıl açıklarsınız? Annem babam, bana hiçbir zaman okuldan döndükten sonra öğretmenin sorusuna nasıl cevap verdin diye sormadı, bugün öğretmenine ne sordun diye sordu.
Bülent AYTÜRK : Düşüncelere Gerektiğinde Çengel Atmak Gerekir
Zaten bilimin çıkış noktası bu değil mi? Üniversitede bir hocamız vardı, soruya not verirdi. Soru kalitesi önemlidir. Çünkü doğru soru, doğru cevabı ve öğrenmeyi getirir. Bilimin mantığını sorgulamaktır, biraz kurcalamak deşmek gerekiyor. Her düşünceye gerektiğinde bir çengel atmanız gerekiyor, insanlar kendilerini ancak bu şekilde yeniliyor. Belli bir yaşın üstündeki kişilerin bazı düşüncelerini arada bir sorgulamasında fayda var.
Bülent AYTÜRK : Öğretmen Her Nesil İle Yenilenir
Eric HOFFER’ın çok güzel bir kitabı var bu konuda Kesin İnançlılar adında. Bu sabit fikirli anlamında. Artık bu düşünceleri din haline getiriyor. Bu defa insanlar ve fikirleri donuklaşıyorlar. Çağın dışında kalıyorsunuz. Öğretmenliğin güzel taraflarından bir tanesi de budur. Her nesil ile yenilenirsin. Çünkü o çocukların çok güzel soruları vardır. Şimdi ki neslin güzel taraflarından bir tanesi de budur. Daha sorgulayıcı, daha fazla kendilerine güvenen bir nesil.
Bülent AYTÜRK : Öğrenme İçin Soru Sormak Gerekiyor
Ben her sene başında öğretmenlerim ile toplantı yaparım. Yeni başlayan veya devam eden öğretmenlerimiz olur. Onlara en çok dikkat etmeleri gereken konunun şu olduğunu söylerim. Bir öğrenci size soru sormaya geldiği zaman bu soru sorulur mu, ne kadar basit bir soru soruyorsun demeyeceksiniz diyorum. Çünkü o andan itibaren siz o çocuğu kendinizden uzaklaştırıyorsunuz. O çocuk bir daha size soru sormaya gelmez. O zaman öğrenme kesiliyor zaten. Hazırcı, ezberci bir öğrenci yetiştirmeye başlarsınız.
Bülent AYTÜRK : Öğrencilerin Bedensel ve Zihinsel Gelişimleri İçin Etkinlikler Yapıyoruz
O yüzden öğretmenlerin hep dikkat etmeleri gereken birinci düşünce budur. Bazen insan en yakınının ismini bile hatırlamayabiliyor. Adresini unutursun, telefon numarasını unutursun bu zor olduğu ile alakalı bir şey değildir. Çocuk o an ki çok zor bir soruyu yapar, çok basit bir soruda takılabilir. Şundan da bahsetmekte fayda var. Okullarımızda kişilik eğitimi açısından sanat-kültür, spor etkinlikleri yapıyoruz. Biz bunları öğrencilerin hem bedensel hem zihinsel gelişimi için yapıyoruz.
Bülent AYTÜRK : Birçok Öğrencimi Beden Eğitimi Yolu İle Kazandığımızı Biliyorum
Bunlar bize gereken fakat değer verilmeyen alanlardır. Bedenci deriz mesela. Beden eğitimi çok önemli bir şeydir. Ben birçok öğrencimizi bu yolla kazandığımızı biliyorum. Çünkü spor ve sanat insanı güzelleştirir. İnceltir. Kaprislerinden, komplekslerinden kurtarır. Bu güzel sanatlar ile uğraş içinde olan arkadaşlarımızın en çok fark ettiğim tarafı kendine olan güvenleridir. Gerektiğinde kendileri ile dalga bile geçebiliyorlar. Bu çok önemli. Mizah yönleri gelişmiş.
Bülent AYTÜRK : Genç Nüfusa Sahibiz Ama Spor Dallarında Başarılımıyız
Sporda aynı şekilde çocukların hem fiziki yönden gelişmelerine yardımcı olur hem de kendilerine olan güvenlerinin artmasına sebebiyet verir. Kişilik eğitiminin içinde bunların önemsenmesi gerekmektedir. Bakın genç bir nüfusa sahibiz ama spor dallarında başarılı mıyız. Ancak dışarıdan getirdiğimiz sporcular ile kendimizi göstermeye çalışıyoruz.
Bülent AYTÜRK : Anne ve Babaların Biraz Daha Düşünmelerini İstiyoruz
Annelerin, babaların bu konularda biraz daha düşünmelerini istiyoruz. Hayatın sadece o belli başlı mesleklerden ibaret olmadığını, daha yaratıcı, daha üretken, ülkemize de bir şeyler kazandıran gençler yetiştirmekte fayda var. Bilgisayardan oyun oynayan çocuklarımız bağımlı olmayacak. Bağımlı olmak çok sağlıklı bir iletişim şekli değildir. Bu her alanda geçerlidir. İnsan ilişkilerinde de bağlı olmalı ama bağımlı olmamalı. Yani sen yoksan ben ölürüm diye bir şey yok. Herkes ayrı yaratılmıştır.
Bülent AYTÜRK : Okulumuzda Öğretmenler, Veliler ve Öğrencilerimiz İle Karar Alıyoruz
Daha yeni daha farklı neler yapabiliriz, bunun üzerine düşünüyoruz. Birde okulumuzun temel mantığı şudur; biz okulu yönetmiyoruz. Birlikte karar alıyoruz, öğretmenlerimiz ile velilerimiz ile ve öğrenci temsilcilerimiz ile. Biz hep demokrasiden bahsediyoruz ama bunun içselleştirmenin yolu bu okullardan geçiyor. Öğrenci temsilcilerimiz ile görüşürken, okulla ilgili neler yapabiliriz, eğitim ile ilgili neler yapabiliriz bu soruları sormamız gerekiyor ve bu soruları onlara yönlendiriyoruz. Bu temsilciliğinin sınıf defterini getir götür işinden ibaret olmaması lazım.
Bülent AYTÜRK : Aslan Yattığı Yerden Belli Olur
Bir gazetede okumuştum. Amerika’dan Didim’e gelmişler ve bir binayı boyuyorlar. Maalesef bizim toplumda şöyle yanlış bir anlaşılma var. Bunu ben yaptırsam işte benim çocuğum hizmetçimi. Halbuki orada bir sosyal etkinlik var. Bir sahiplenme var. Bizde çocuklarımızı sınıflarından sorumlu tutuyoruz. Oranın temizliğini değil de sınıflarını temiz tutmaları gerektiğini öğretiyoruz. Günün aşağı yukarı 8-9 saatlerini bu sınıflarda geçiriyorlar. Aslan yattığı yerden belli olur diye bir söz var. Amacımız burada öğrendiklerini hayatta da uygulanması gerektiğini ve bir fark olmadığını göstermek.
Bülent AYTÜRK : Çocuklar Çok Yıpranmadan Eğitim Vermek İstiyoruz
Bizim istediğimiz çocuklarımız çok yıpranmadan eğitim almalarını istiyoruz. Bu yüzden velilere eğitim veriyoruz. 1.si Anne - Baba olmak. Bir öğrencinin anne ve babası nasıl olmalı. Ebeveyn ile çocuk ilişkileri. 2.si Sınav öncesi Teog için birtakım çalışmalar yapıyoruz. Kaygı nasıl giderilir. Kaygısı olmayan bir insan zaten başarılı olamaz. Burada kaygının doğru yönetilmesi ile ilgili eğitim veriyoruz. 3.sü öğrenci ile verimli çalışma. Süre verimlilik değildir. Çalışılan süreden çok çalışılan sürenin doğru kullanılması önemlidir. Belki daha kısa sürede daha iyi öğrenme gerçekleşebilir. Bunun yöntemi verimli çalışma tekniklerini öğretmektir.
Röportaj : Osman ÇELİKKOL
- Aytepe Mesire Restaurant’ta 14 Şubat Coşkusu
- İnci Restorant'ta Sürpriz Evlilik Teklifi
- Yılmaz Tilki Nişan Gecesi
- Erzurumlular Derneği Başkanının Mutlu Günü
- 1
- 2
- 3
- 4
- 5
- 6
- 7
- 8
- CHP İl Başkanı Hikmet SAATÇİ Açılış Konuşması
- CHP'li Vekil Erdoğan ÖZYALÇIN'ın Konuşması
- CHP li Vekil Gaye USLUER'in Konuşması
- Cem AKBUDAK Koalisyon'un Neden Kurulmadığını Anlattı
- 1
- 2
- 3
- 4
- 5
- 6
- 7
- 8
Tel : 0544 8148480 | Haber Yazılımı: CM Bilişim