Başkan Gökhan Bozkurt : Anayasaya Sadakat
Aydın Barosu Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Bozkurt Anayasaya Sadakat dedi.
Aydın Barosu Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Bozkurt; Tarih boyunca hak ve özgürlüklerin mücadelesinde hep en önde yürümüş, üstünlerin hukukunun karşısında hukukun üstünlüğünü, zulmün karşısında adaleti savunmak uğruna yeri geldiğinde bunun bedelini canı ile ödemiş, kralların, majestelerinin değil, halkın hukukunu yılmadan savunmuş olan savunma mesleğinin ustaları, adalet kalesinin yılmaz bekçileri olan, gurur duyduğum meslektaşlarım.Ve halkın haber alma özgürlüğü için ter döken, emek veren, düşünen ve yazan, bu şekilde adaletin tecellisine katkıda bulunan basınımızın değerli mensupları. Hepinizi şahsım, yönetim kurulum ve Aydın Barosu'na mensup binden fazla avukat meslektaşım adına saygıyla selamlıyorum.. Adli Yıl Açılış Törenimize hoş geldiniz.
Geride bıraktığımız ay, bilindiği üzere Türk Milletinin zaferler ayıdır. Bu zaferlerin sonuncusu ve belki de en anlamlısı olan 30 Ağustos ise, emperyalizme ve emperyalizmin tetikçilerinin işgaline karşı tüm dünyaya örnek olan bir direniş ve milli mücadele ile Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde verdiğimiz onurlu savaşın sonunda kazandığımız büyük zaferdir. Kutlu olsun..Bağımsızlığımızı, cumhuriyetimizi ve cumhuriyetin temsil ettiği çağdaş değerlerimizi borçlu olduğumuz Büyük Atatürk'ü, silah arkadaşlarını, Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran tüm devlet adamlarını ve coğrafyayı vatan yapmak için kan veren, can veren tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle bir kez daha anıyorum.
Ulu önder Atatürk'ün de çok güzel bir şekilde ifade ettiği üzere mecbur kalınmadıkça savaş bir cinayettir. Esas olan, güzel olan, insancıl olan savaş değil barıştır. Bugün aynı zamanda 1 Eylül Dünya Barış Günüdür. Kan gölüne dönmüş bir dünyada barıştan söz etmek gerçekten kolay değil. Yine de umudumuzu yitirmeyecek, barış için mücadeleye devam edeceğiz.
Seçimlerden hemen sonra , adeta hain bir el tarafından düğmeye basılmış gibi, birdenbire bombalar patlamaya, silahlar ateşlenmeye başlamış, Suruç'la başlayarak devam eden bu süreçte estirilen terör onlarca canımıza mal olmuştur. Her gün gelen şehit haberleri ile sarsılan ana babaların, eşlerin, evlatların gözyaşları içimizi acıtmış, canımızı yakmış, milletimizi kahretmiştir. Müzakere, çözüm, süreç, mutabakat derken akil beyinlerin de katkısı ile şımartılan ve güçlenen terör örgütü bugün askerimize, polisimize, sivil yurttaşımıza imkan bulduğu her yerde saldırmaya başlamıştır. Anaların ağlamaması, içi boş slogan ve milletten gizlenen mutabakatlarla değil, ancak devlet ciddiyetine yakışan bir duruş ve hukuk içerisinde kalınarak yapılan akılcı bir mücadeleyle sağlanabilir. Artık yetkili ve sorumlu kişiler tarafından gereği yapılarak anaların gözyaşları bir an evvel dindirilmelidir. Burada bir kez daha, hain ve kahpe ellerce tezgahlanan terör saldırılarında yitirdiğimiz tüm sivil vatandaşlarımızı ve vatan toprağına kanlarını harç yapan şehitlerimizi rahmetle anıyorum.
Gönül isterdi ki; bugün burada sadece yeni bir adli yıla ilişkin temennilerimizi iletelim ve adli tatilde biraz olsun dinlenme imkanı bulmuş olan meslektaşlarımız ve yargı çalışanlarımıza iyi dileklerimizi sunalım. Ancak; ülkemiz çok sıkıntılı günlerden geçmekte, hızla bir kardeş kavgasına, bölünmeye, parçalanmaya ve kaosa sürüklenmektedir. Emperyalist bir planlama içerisinde Anayasal sisteme, üniter devlete, ülkenin bölünmez bütünlüğüne karşı sözde "özerklik" ilanlarıyla fiili, eylemli bir kalkışma ve ayaklanma söz konusudur. Daha vahimi, Anayasa ve hukuk bizzat ülkeyi yönetenler tarafından askıya alınarak, yargı bağımsızlığı ve hukuk güvenliği yok edilmiş, hukuk devleti büyük yara almıştır. Anayasa'ya bağlı kalacağına, hukukun üstünlüğünü gözeteceğine ant içmiş olan Cumhurbaşkanı, Anayasadan kaynaklanmayan yetkileri kullandığını, rejimin fiili olarak değiştirildiğini açıkça ikrar etmiştir. Oysa Anayasa'ya göre hiç kimse Anayasadan kaynaklanmayan bir yetkiyi kullanamaz. Her ne kadar Cumhurbaşkanının seçilme usulü değişmişse de, yetkilerinde yasal bir değişiklik olmamıştır. Bu durumda hukuki bir değişiklik olmadığı halde, fiili olarak Anayasanın değiştirildiği, Anayasal sistemin uygulanmayacağı itiraf edilmiştir. Bu ciddi bir hukuksuzluktur. Meclis, Cumhuriyetin savcıları ve yargı bunun gereğini yapmalıdır. Yurttaşların hak ve özgürlüklerinin güvencesi, koruyucusu ve kollayıcısı olan avukatların elbette ki pek çok sorunu bulunmaktadır. Bu sorunlar esasen avukatların kişisel sorunu olmaktan çok, hukuk güvenliği bakımından yurttaşların sorunlarıdır. Bununla birlikte Devletin ve milletin varlığının, Cumhuriyetin büyük bir tehdit altında olduğu, hukukun askıya alındığı bir ortamda avukatlık mesleğine ilişkin sorunların çözümü, çözüm makamına bakınca kısa bir zaman içerisinde mümkün görülmemektedir. Gerçekten hukukun ve hukuk devletinin, Anayasanın fiilen ortadan kaldırıldığı bir ortamda avukatların da görevlerini etkin bir biçimde yapmaları olanaksız hale gelmektedir.
Belirtmek isterim ki; terörle kararlılıkla, ancak Devlet olmanın sorumluluğu ve hukuk sınırları içinde kalınarak mücadele edilmeli, bu mücadeleden taviz verilmemelidir. Emperyalizmin dayattığı terör ve bölünmeye karşı, tarihi gerçeklerden ders çıkararak etkin bir tavır sergilenmelidir.
Yurttaşlar arasında hiçbir ayrım gözetilmeksizin herkes için daha fazla demokrasi ve özgürlük sağlanmalıdır.
Yaşanarak görülmektedir ki hukuk güvenliği herkes için bir gerekliliktir. Hiçbir gücün yargıya egemen olmasına izin verilmemelidir. Ülkeyi yönetenlerin Anayasaya, hukuka, yargı denetimine, ülkenin bölünmez bütünlüğüne bağlı olarak hareket etmesi bir zorunluluktur. Bu nedenle, hızla hukuk devletinin temeli olan kuvvetler ayrılığına, yargı bağımsızlığına ve hukukun üstünlüğüne geri dönülmelidir. Bununla birlikte avukatların yargının kurucu unsuru ve hak arama özgürlüğünün güvencesi olduğu göz ardı edilmemeli, yıllardır anlatırken dilimizde tüy biten taleplerimiz artık gecikmeksizin yerine getirilmeli, yasal düzenlemeler bir an evvel yapılmalıdır. Bir zamanların hukuk tanımaz, bazı "kudretli" savcılarının ülkeyi kaçarak terk etmesi herkes ve en başta adaletten başka bir kutup yıldızı arayan, biat ederek yurttaşın hukuka olan inancını yok edenler için bir ders olmalıdır. Üniter devletten, misak-ı milli ile belirlenen sınırlardan, Anayasanın değiştirilemez ilk dört maddesi ile beliren Anayasal sistem ve ilkelerden, hukuk devleti ve demokratik rejimden, ülkenin bir karış toprağından hiçbir şekilde vazgeçilemez ve taviz verilemez. Türkiye'yi kanlı bir boğazlaşmaya götürecek bir takım provokasyonlara karşı uyanık olunmalı, etnik veya mezhepsel ayrımlar reddedilmeli, kardeşlik ve birlikten uzaklaşılmamalı, milli birlik ve beraberliğe, hukukun üstünlüğüne sımsıkı sarılınmalı, emperyalizme karşı bir bütün olunmalıdır. Siyaset arenasında belirli bir seviye ve üslup muhafaza edilmeli, ülkenin ve ulusun çıkarları, cumhuriyet değerleri ortak payda ve yol gösterici olmalıdır.
Sadece güzel temennilerle başlayacağımız adli yılları yaşayabilmek umudu ile; yeni adli yılın meslektaşlarıma, Cumhuriyetin Savcılarına, Türk Milleti adına hüküm veren hakimlerimize ve yargı çalışanlarına hayırlı olmasını diliyor, sağlık ve huzur içinde, ortak gayemiz olan adaletin gerçekleşmesi adına uyumlu, karşılıklı hoşgörü ve saygı ile yürütülmesini istediğimiz çalışmalarda herkese başarılar diliyorum dedi.
- Aytepe Mesire Restaurant’ta 14 Şubat Coşkusu
- İnci Restorant'ta Sürpriz Evlilik Teklifi
- Yılmaz Tilki Nişan Gecesi
- Erzurumlular Derneği Başkanının Mutlu Günü
- 1
- 2
- 3
- 4
- 5
- 6
- 7
- 8
- CHP İl Başkanı Hikmet SAATÇİ Açılış Konuşması
- CHP'li Vekil Erdoğan ÖZYALÇIN'ın Konuşması
- CHP li Vekil Gaye USLUER'in Konuşması
- Cem AKBUDAK Koalisyon'un Neden Kurulmadığını Anlattı
- 1
- 2
- 3
- 4
- 5
- 6
- 7
- 8
Tel : 0544 8148480 | Haber Yazılımı: CM Bilişim