Şuayip YEĞEN / Köşe Yazarı

Yaptığımız bir işi benimsemişsek başarı getirir. Başarmak için de bazı takip soruları vardır. Her zaman kullanırız.doğru yerde, doğru zamanda diye dikkat edelim.

HER  İŞ, ZAMANINA  GÖRE  DEĞERİNİ ALIR. 

                                DOĞRU YERDE, DOĞRU ZAMANDA

     Sevgili okuyucularım sizlere Hayırlı günler ,Hayırlı işler dilerim.  Allah sizleri korusun.

      Bir iş yapıyorsunuz !!  nasıl bir iş mi?   Fark etmez.  Her hangi  bir iş…

      Yaptığınız  ne iş olursa olsun, muhakkak  bir talep karşısında yapılır ,diye düşünüyorum. Siz bu işe başlamadan önce,  

                  Ne zaman yapmalıyım?       Ne ile yapmalıyım?

                 Nerede yapmalıyım?           Kim ile yapmalıyım?    Gibi soruları kendi kendinize sorarak, harekete geçersiniz   diye düşünüyorum.

     Evet, böyle olmalı diye düşünüyorum çünkü, başarılı olabilmek için veya başka bir değişle  başarısız olup zararla kalkmamak için plânlama yapmak gerekir.  Plânlama  yapan bir insan, bu soruları da sormasını bile bir insan,  başarısız oluyorsa ne denir? Neden başarısız olunur? 

      Ben , ihmal var ,derim.  Nasıl  yani.derseniz?    yazımın başında da ifade ettim. 

        HER İŞ , ZAMANI İÇİNDE YAPILIRSA  DEĞERİNİ ALIR….. 

     Yukarıdaki  sorularda bulunan “ne zaman yapmalıyım?”sorusuna  doğru cevap verir, bu cevabı da zamanında uygularsanız !!   neticenin  doğru olma ihtimali  kuvvetlidir. 

    Peki aynı soruyu  doğru zaman tespitiyle doğru cevapladınız !!  ama , o  zaman gelip geçtiği halde uygulamadıysanız !!  Zamanı doğru tespit etmenizin size bir faydası olmadı. O halde, dilimizde söyleye durduğumuz, “ Doğru yerde, doğru zamanda” tekerlemesi haklı söylenmiş bir söz olmuyor mu?

        Örnek: Sucuk imalatınız var. Hazırlık yapıyorsunuz.!!  Sizin için

         Ne zaman?     Ne kadar  ?  Nerede ?  Kim ile  ?  soruları önemli olmalı.!!

Eğer, bu soruları “doğru yerde, doğru zamanda” sorup cevap araya mıyorsak, ihmal var demektir. Bu ihmal sizi yanlış yaptırmaya sebep olacaktır. Atalarımız,  tecrübeyle sabit  sözleriyle bizleri ne güzel hatırlatıyorlar. “ YAVAŞ TÜKRÜK SAKALA BULAŞIR”.

           Bir kurumda yöneticisiniz, yanınızda çalışan elemanlarınız var. Hem iş üretimi, hem çalışanların yönetimi size emanet edilmiş.  Siz , Görev dağılımı yapmadan , yetkilerdeki  görev sahiplenmeyi görmeden,  kendinize göre ben ,iş üretimin bakarım. Diyebilir misiniz?.

Bilimsel olarak, yönetim kurallarına aykırı daha ilk günden  zorda kalırsınız. İŞ paylaşımını da “doğru zamanda” yapmalı ve doğru yerde kontrol etmelisiniz. Çünkü yaptığınız işi yapacak olanlar insandır.  Onu iyi kullanmalısınız.

    Kullanamazsanız  ???  işte, ister becerisizlikten,  ister hainlikten  o işyerinin başına , dolayısıyla sizin de başınıza  zarar yazacak işler gelebilir.

     Bu  zarardan sadece siz zarar göreceksiniz demek, iş akdinizin feshi  veya işi bırakıyorum demeniz olur. Biraz işsiz gezer,madden veya manen  üzülürsünüz…

     Asıl olan bu zarardan en çok kurumsal kimliğin zarar görmesidir. Burada bir maddi zarar  vardır. Bunu telafisi gerekecektir. Bu belki , kolay da olabilir.   Ama asıl olan  piyasada ki  manevi  zarardır. Piyasada insanlar o şirketin, o kurumun düştüğü zor anları konuşacaklar, belki sebep olan olarak  siz de bahsedileceksiniz ama , asıl vurgu kuruma ve onun asıl temsilcileri veya patronlarına olacaktır. 

     Demek ki ne iş yaparsak yapalım, alınacak kararları “ doğru  yerde ve doğru zamanda” soracağımız sorularla almalı  ve yine uygulamaya koymalıyız.

     Bazen, iyi niyetle de olsa ; doğru cevabı bildiğiniz halde , uygula mıyorsanız!!  Uygulamayı (istemeden-isteyerek) geciktiriyorsanız !!!  karşınıza  bunun faturası  çıkacaktır.

    Sevgili dostlar, cemiyet içindeyiz, çalışıyoruz. Bazı yanlış haberler, zan’lar ,ihmaller,  beni bu sayfada bu satırlarda  düşüncelerimi gözden geçirmeye zorladı. Sizlerle paylaşmış oldum. Dikkatli olalım. Öfkeyle kalkan zararla oturur. Allah bizlere sabır versin.

     08.04.2012 Şuayip YEGEN / AYDIN. “www.suayipyegen@gmail.com”