• Aydın19 °C

Hakan IŞIKÇI / Köşe Yazarı

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Hakan IŞIKÇI / Köşe Yazarı

HOŞGÖRÜLÜ OLMAK GEREK

16 Temmuz 2011 Cumartesi 16:50

Öncelikle tüm okuyucularımızdan (özellikle yorumunda belirten Ahmet beyden) özür dilerim. Birkaç iş bir arada yürütmek,yapmaya çalışmak gerçekten zor oluyormuş. Önce siyaset daha sonrada annemin sağlık sorunlarından dolayı uzunca bir süre hiçbir işime odaklanamamıştım.

İnsanlarımız bir çok şekilde, basın (gazete-dergi-kitaplar çeşitli yazılar), görsel (tv, internet) v.b. bir çok yolla öğrenme bilgi sahibi olmaktadırlar. Benimde her zaman söylediğim ve uyguladığım bir öğreti metodu vardır. Yaşanmış olayları görerek, anlatarak veya gerek sözel, gerekse görsel basın aracılığı ile deneyimleri karşı tarafa anlatarak vermek. Tabi bunun çok daha faydalı olduğunu ve bu şeklide unutulmama  oranının yüksek olduğunu belirli bir yaşta fark etmiştim.

Çocukluğumuzda bizlerin daha bilinçli ve iyi yetişebilmesi için, bir çok öğüt nasihat, tembih, hatta emirler yağdırılır, söylenirdi. O zamanlar bunları anlamamakta ısrar eder, yaşamış olduğumuz yaş itibariyle sıkıcı ve işimize gelmez sözler olurdu.

Böyle  sözleri dinlemek,yerine getirip uygulamak için muhakkak bir olay yaşanması  gerekmez elbette.

Geçen hafta Bozdoğan dan, Aydına gidiyorum, yolda birkaç araç yolu kapatacak şekilde, rastgele durmuş (sanki kaza yeri gibi) ve şahıslar kavga ediyorlar. Ama nasıl kavga. Tabi bizde adettir veya tez canlı olduğumuzdan hemen bir şey yapabilirmiyim diye, uygun bir şekilde aracı kenara çekip, ayırmak, olayı anlamak için yanlarına gittim. Şahısları birkaç kişi uzun uğraşlar sonucu sakinleştirdik. Bu sırada kavganın nedeni nide öğrendik. Konu aracın birisini gençler kullanıyormuş ve yolda seyir halindeyken sis farlarını açarak gidiyorlarmış. Karşıdan gelen araç sürücüsü sinyal ile ikaz etmiş. Ama gençler ikazlara aldırmadan yola devam etmişler. Hatta önlerinde giden araçta arkasından uzun far ve sis lambasından rahatsız olmuş, oda kenara yanaşarak yavaşlamış. Diğer şeritteki karşı istikametten seyreden araç sürücüsü de ilerden dönerek  gelmiş.Gençlerin aracını sıkıştırarak durdurmuş. Hemen küfürler ve ellerine ne geçerse kavgaya tutuşmuşlar. Aslında çok küçük gibi görünen bir olay,ancak o anki ortamda ulaşabileceği boyut gerçekten vahim. Çünkü birinin elinde küçük satır gibi büyük bıçak, diğerinde demir jop gibi özel yapım sopa! Sanki savaşa hazırlanmışlar. Gören aralarında kan davası veya namus meselesi var sanacak. Halbuki esas konu gençlerin sis farlarını gelişi güzel kullanmaları!

Gençler bir çok zaman araçlarını modifiye yapıyor, veya trafik kurallarına uygun olmayacak şekilde aksesuar takarak yollara çıkıyorlar.Gerçekten can taşıyan aracın önem arz eden mekanik aksamları önemsiz, caka yapmak için kurallara uygun  olmayan aksesuarlar daha önemliymiş gibi, özenle yaptırıyorlar.

Benimde gözüme takılan son zamanlarda trafik ekiplerinin radar dışında bir uygulama yapmadıkları yönünde. Aydın il ve ilçelerimizde belki de  trafiğe çıkması zor olan bu şekilde bir çok araç, camları film ile kaplanmış, içerisi kesinlikle görünmeyen,ışık düzenleri bozuk v.b. gibi araçlar,trafik ekiplerinin önünden geçmekte ama hiç müdahale edilmemektedir. Evet özellikle, sis farları devamlı açık seyredenler, araçlarının camlarını film kaplatanlar, (bu modaya şimdi büyük yolcu otobüsleri de uymuş!) hala trafik kurallarına aykırı yazılar yazdıranlar, ne yazık çok fazla sayıda olduğunu da belirtmeliyim.

Trafikten sorumlu Emniyet Müdür yardımcımız, özellikle sis lambalarının kullanımı,camların film çekilmesi ve diğer ses cihazları ile, araçlara yazılan yazılar konusunda daha fazla ekiplere uygulama yapma çalışması talimatını vermesi gerektiği kanaatindeyim. Bunu şunun için özellikle yazdım o akşam şahıslar ellerinde bıçaklar ile, gerçekten telafisi mümkün olmayacak hareketlerle yaralamalı hatta cinayete kadar varacak bir olaya karışabilirlerdi.

Halkımız hoş görüden ve sevgi saygıdan uzaklaştıkça patlama yapmaları için  büyük konuların olmasına,yaşanmasına   gerek kalmamaktadır. Her zaman neden baktın olaylarını duyuyoruz. Sıcakların çok fazla olduğu bu günlerde lütfen daha sakin ve karşımızdaki kişiye anlayışla sevgiyle yaklaşalım.

Birde geçenlerde döviz bürosuna girdim. Bir müşteri geldi elinde 1 lik olmak üzere 5.000 Amerikan Doları olduğunu ve kaçtan aldıklarını sordu. Döviz bürosu çalışanı da aynı fiyattan diyerek yanıtladı. Garipsedim ve araştırdım. Meğerse döviz büroları 1 lik Amerikan dolarlarını fahiş fiyattan, evet evet gerçekten normal kurun çok üzerinden (bugün doların satış kuru 1.66 Tl olduğu halde,1 dolarları 1.85 Tl. hatta 2 Tl civarında) müşteriye satmaktalar.Yani döviz büroları bunları vatandaştan alırken normal kurdan alıp, satarken çok daha fazla karla satmaktadırlar. Bu konuda dikkatimi çekti. Hani belki devletin buna da bir önlem alması veya yaptırım uygulaması söz konusu olabilir diye yazmak istedim. Ayrıca vatandaşlarımızın da bu konuda bilgilenmeleri faydalı olacaktır. Hiç olmazsa 1 dolarlarını aynı fiyattan satarken düşünürler!

İnşallah dolarları sattıracak değil, aldıracak günler ve iyi bir yaz geçirmeniz dileğiyle sevgi ve saygılar.

Bu yazı toplam 1554 defa okunmuştur.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
    Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Aydın Özel | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0544 8148480 | Haber Yazılımı: CM Bilişim