Adnan AYTAŞKIN / Genel Yayın Yönetmeni

Değerli Okurlarımız bugünkü yazımda son iki yazımda değindiğim Jeotermal enerji Santralleri ile ilgili JESDER Başkanı Sayın Ufuk ŞENTÜRK'ün Şahsıma gönderdiği Mektubu yayımlayacağım..

Sayın Adnan AYTAŞKIN,

Aydın Özel'de 7 Haziran Pazar günü yayımladığınız köşe yazınızı takip ettik. Türkiye'nin aydınlık yarınlarının inşasında büyük rol oynayacağını düşündüğümüz yenilenebilir enerji ve jeotermal enerji konusunda güncel gelişmeleri paylaşmaktan büyük bir memnuniyet duyacağız.

Ülkemizde yenilenebilir enerji kavramının yaygınlaşmaya başladığı bir dönemde kurulduk. Jeotermal Elektrik Santral Yatırımcıları Derneği olarak kuruluşumuzdan bu yana bulunduğumuz bölgeye, ülkemize, insanlarımıza daha fazla katma değer sağlamak için var gücümüz ile çalışıyoruz. Derneğimizin gelişiminde ülkemizin refahı her zaman öncelik oldu. Bugün geldiğimiz noktaya baktığımızda Aydın'da toplam 29 santral ve 790 Mw kurulu güç ile bölgenin elektrik enerji ihtiyacının 2,5 katı oranında enerji arzı sağlıyoruz.

Son dönemde enerji sektörü için yapılan araştırmalar ve yayımlanan raporlarda, teknolojinin de itici gücüyle fosil bazlı enerji üretiminin yavaşlama sürecine gireceğini, 2030 yılında geldiğimizde fosil bazlı enerji üretiminin önemli ölçüde azalacağını öngörülüyor. Türkiye, yenilenebilir enerjide zengin kaynaklarıyla bölgede yeni bir başarı hikayesi yazmaya hazırlanıyor. Jeotermal özelinde bakacak olursak, istikrarlı yatırımlarıyla 1526 MWe kurulu kapasitesiyle ABD, Endonezya ve Filipinler'in ardından dördüncü sırada yer alıyoruz. Hedefimiz, konumumuzu daha da yükselterek 3'üncülüğe ulaşmak.

Yenilenebilir enerji konusunda zengin topraklarımız, uzun yıllara dayanan istikrarlı yatırımlar, enerji politikalarımız sayesinde kısa süre önce çok önemli bir rekora imza atıldı. Bu, sektörümüzün geleceği açısından da önemli bir gelişme. 24 Mayıs'ta Cumhuriyet tarihinin rekoru kırıldı. Yerli kaynaklardan üretilen elektrik payı yüzde 90'a ulaştı. Yerli ve yenilenebilir kaynaklardan elektrik üretimi 5 ayda yüzde 66 oldu. Geçen yıl bu rakam yüzde 62'ydi. JESDER olarak gelecekten umutluyuz. Hep birlikte üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmeye devam ediyoruz.

Sayın AYTAŞKIN,

Köşe yazınızda JES yatırımcılarına yönelttiğiniz eleştirilere de yanıt vermek isteriz. Türkiye’nin enerji ihtiyacını karşılayabilecek jeotermal enerji, yer kabuğunun çeşitli derinliklerinde birikmiş olan ısının oluşturduğu sıcak su, buhar ve emisyonları barındıran kaynağın yeryüzüne ulaştırılmasıyla elde edilen yenilenebilir, sürdürülebilir, tükenmeyen, ucuz, güvenilir, çevre dostu, yerli ve yeşil bir enerji türüdür.

Dünyanın pek çok yerinde kullanılan bu kaynaktan, ülkeler elektrik üretiminin yanı sıra, jeotermal ısıtma ve soğutma, kurutma, sağlık turizmi vb. alanlarda çok yönlü ekonomik fayda elde etmektedir. Öyle ki sadece Batı Anadolu’daki kaynaklarımızdan 30.000 MW’lık termal potansiyel ile 6 milyon eş değer konutun veya seranın ısıtmasını sağlayabiliriz. Türkiye bugün konut ısıtmada jeotermal kaynaklarını kullanarak, konut ısıtmada yüzde seksen mertebelerine ulaşabilecek potansiyele sahiptir.

Öte yandan Türkiye’de bir ilk niteliği taşıyan Jeotermal İhtisas Sera Bölgeleri’nin de tarımsal üretim ve istihdama büyük katkı sağlayacağına yürekten inanıyoruz. Seraların ısıtılmasında fosil yakıt yerine jeotermal kaynak kullanılmasının, maliyeti yüzde 50’ye yakın oranda düşüreceği tahmin ediliyor. Maliyetlerdeki düşüşten en çok fayda sağlayacak kesim, Egeli üreticilerdir. Denizli’de faaliyete başlayan, Aydın ve Manisa’da ise kurulmakta olan Jeotermal İhtisas Sera Bölgeleri, Türkiye’nin tarımdaki kurutma kapasitesini ve kuru meyve ihracatını da artırarak, Anadolu’nun genelindeki kaynakların sera ısıtmasında da kullanılması halinde tarım üretiminde bir çığır açacağı gibi, ciddi bölgesel kalkınmalara da katkı sağlayabilecektir.

Ege Bölgesi’nde 2019 yılında incir ve zeytinde rekolte patlaması yaşandı. Ülkemizin batı kesimleri, jeotermal santrallerimizi işletmek için gerekli olanakları bizlere sağlamaktadır. Bu amaçla çalışmalarını tamamladığımız 59 adet lisanslı jeotermal santralimiz Ege Bölgesi’nde, 29’u ise Aydın ilinde bulunmaktadır. Jeotermal sahaların yoğun olarak bulunduğu Ege illeri, aynı zamanda incir, üzüm gibi tarımsal ürünlerin üretimi ve ihracatında dünyada üst sıralarda yer almaktadır. Ege’de yetiştirilen ürünlerin kalite ve rekolte bakımından dünyada önemli bir yere sahip olmasının nedeni; bölgenin toprak 2 verimliliği, incir, üzüm ve zeytin başta olmak üzere pek çok ürünün yetiştirilmesine uygun iklimidir. Son dönemde Ege’deki tarımsal üretimin jeotermal santraller sebebi ile tehdit altında olduğu algısı ve önyargısı ile medyada çok sayıda haber yapılmaktadır. Oysa bilimsel araştırmalar ve resmi veriler, jeotermalin başta incir ve üzüm olmak üzere tarımsal üretime olumsuz etkisinin bulunduğu iddiasını doğrulamamaktadır.

Bunun yanı sıra dernek olarak, ülkemizdeki jeotermal kaynakların elektrik enerjisine dönüşümünün doğru uygulanmasıyla beraber; jeotermal ısıtma-soğutma, kurutma ve kaplıca, sağlık turizmi gibi diğer uygulamaların da yaygınlaşacağına inanıyoruz.

JESDER çatısı altında çalışmalarını sürdüren bizler, kazancımızı yine aynı bölgede yatırıma dönüştürmeye devam ediyoruz. Enerjinin yanı sarı farklı alanları da değerlendiriyoruz. Amacımız, Aydın başta olmak üzere yatırımlarımızın bulunduğu illerde vatandaşlarımıza, ülkemize olan katma değerimizi artırmak.

Ülkemizin yerli ve doğal kaynağının tümü ile hayata geçirilmesi konusunda desteğimizi ve çabalarımızı sizlerin de bu konudaki olumlu ve yapıcı desteği ile her daim sürdüreceğiz. Kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi için vereceğiniz desteğe teşekkür ediyor, başarılı çalışmalarınızın devamını diliyoruz.

Saygılarımızla

Ufuk Şentürk

Jeotermal Elektrik Santral Yatırımcıları Derneği Başkanı