• Aydın25 °C

Alper DERELİOĞLU / Köşe Yazarı

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Alper DERELİOĞLU / Köşe Yazarı

KADINLAR KENDİ GÜNLERİNE SAHİP ÇIKMADI

29 Kasım 2011 Salı 02:11

Sevgili okuyucularım. Herkese merhaba. Çok yoğun bir çalışma temposundan sonra kafamı kaldırıp olan biteni kaleme alma dermanı buldum nihayet. Çok yoğun iki hafta yaşadım. Türk Kadınları seçme ve seçilme hakkını diğer hemcinslerine nazaran çok erken bir zamanda elde ettiler. Ancak Cumhuriyetin getirdiği nimetlere Türk Halkı ilk anda adapte olamadı maalesef. Evet, mevzuat anlamında büyük devrimler gerçekleştirdik, ancak zihniyette devrim gerçekleştiremedik.

 

En basit örneğini daha geçtiğimiz hafta 25 Kasım Kadına Karşı Uluslararası Şiddetle Mücadele ve Dayanışma Günü için toplandığımızda yaşadık. Eskinin Belediye Meydanı, yeninin Atatürk Meydanında toplasanız 15 kişi yoktuk. Benim de üyesi olduğum Aydın Barosu Kadın Hakları Komisyonun dönem başkanlığı altında Aydın'daki tüm kadın örgütlerinin yer aldığı Aydın Dünya Kadın Platformu olarak önce Baromuzda basın açıklamasını okuduk. Ardından Atatürk anıtına çelengimizi koyduk, saygı duruşu ve istiklal marşımızı okuduk. Tüm faaliyetleri toplasanız inanın bana yarım saat etmez. Niye on beş kişiyi bile toplayamıyoruz? Kadına karşı şiddetin önlenmesi için yapılan bu etkinliklere neden bizahati kadınlarımız gerekli teveccühü göstermiyorlar? Bu ölü toprağının sebebi nedir? Bunlara biraz sonra değineceğim. Ama önce şunu da sormak istiyorum. Aydın Dünya Kadın Platformuna üye olmasına rağmen neden MHP Kadın Kolları Temsilcisini ve AKP Kadın Kolları Temsilcisini aramızda göremedik? Zaten maalesef benim de üyesi bulunduğum partim CHP Kadın Kolları ta en başından Aydın Dünya Kadın Platformu’ndan ayrılmış idi. Toplumumuzun en hassas bam tellerinden biri olan kadına karşı şiddet konusunda bile bir araya gelemeyeceksek hangi konuda toplumsal mutabakat ve uzlaşıyı sağlayacağız çok merak ediyorum.

 

Siyasi Partiler, bu ülke insanının yaşlısından gencine, öğrencisinden işçisine, kadınından erkeğine, kısaca 7’den 77’ye tüm kesimleri için varolan sorunları çözmek ve daha iyiyi daha doğruyu ortaya koymak için kurulan sivil toplum örgütleridir. Öncelikleri insan olmalı, bürokrasiyi terk etmelidirler. Hizipçiliğe ve kişisel münakaşalara kapalı bir yapılanmaları olmalı ancak sonuna kadar da demokrasiyi işletebilmelidirler. Ancak 25 Kasım gibi kadın hareketi için sembolleşen bir gün için bile Kadın Kollarını harekete geçiremeyen bir parti diğer toplumsal dinamikleri nasıl harekete geçirecek ve sorunlara derman olacak projeleri üretebilecek? Ben ve Komisyondaki diğer çalışma arkadaşlarımız bu Platformun seyir defteri olan tüzüğü hazırlarken içinde tüm siyasi görüşlerin, tüm sivil toplum kuruluşlarının olması için özenli bir çalışma yaptık. Bu özenli çalışmanın gerisinde tek bir kaygımız vardı, o da kadın hareketinde Aydın’da tek ses ve tek yürek olabilmekti. Maalesef bugün Platforma üye diğer sivil toplum örgütlerinin de inisiyatif alma konusunda hiçbir taleplerinin ve katkılarının olmadığını ve bu nedenle tüm sorululuğun Aydın Barosu Kadın Hakları Komisyonu tarafından üstlenildiğini görmekteyiz. Tüm bu olumsuz çalışma ortamına karşı diğer Komisyon Üyesi arkadaşlarımın gayretleri bana gelecek için ümit veriyor.

 

Aydın’da bile örgütsüz toplum olmanın sonuçlarını yaşıyoruz. Bence Siyasal Partilerimizin Merkez İlçe Teşkilatları da örgütlenme tecrübesinden yoksunlar. Kadın Hareketine destek veren bir erkek olarak dünya görüşü, sosyal yaşantısı belli standartların üzerinde olan meslektaşlarımdan bile maalesef olumsuz eleştiriler alıyorum. ‘’Ya sen erkeksin. Ne işin var Allah aşkına. Biraz da erkeklerin haklarını savun. Bizim hiç sıkıntımız yok mu? Ya bunlar boş işler. Sosyetik kadınların çay davetleri işte.’’ türünden değersiz önyargılar. Einstein’a önyargılar konusundaki hassasiyeti nedeniyle katılmamak elde değil.

 

CHP SOSYAL DEMOKRASİYİ UNUTTU

 

Kendini ortanın solunda tanımlayan bir Parti neden kadın hakları alanında iyiniyetle başlanılan bir projede yer almak istemez, aklım mafsalım almıyor. Sosyal Devlet anlayışı kabuk mu değiştiriyor? Kadınlar bu yeni CHP anlayışında öncelik sıralamasında gerilere mi itiliyor? AKP bir gecede ''Kadın ve Aileden Sorumlu Bakanlığın'' adını ''Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'' yaptığında bu niye eleştirilmiyor? O kadar kadın cinayeti oluyor, ama CHP bu konuda fikirlerini ortaya koymuyor, projeler sunamıyor. Bir de bütün bunların üstüne Aydın Dünya Kadın Platformu gibi iyiniyetle oluşturulan bir projeyi yadsıyor, temsilci yollamıyor, platformdan çıkıyor. Sebebini sorduğumuzda ''AKP ve Hükümet söylemleri kullanılıyor'' oluyor. Basın açıklamlarımız ve yaptığımız diğer tüm etkinlikler mercek altına alındığında Hükümeti kadın hakları, 4320 Sayılı Kanunda yapılması gereken değişiklikler, Uluslarası Sözleşmelerin uygulanması ve daha bir çok konuda eleştirdiğimiz, yol ve yöntem gösterdiğimiz, muhalif bir çizgi izlediğimiz ortadadır. Platform özelinde yapılacak daha bir çok şey olduğunu biliyorum. Bu konuda herkesin katkısına ihityacımız var. Ve neyazık ki CHP gibi günümüz sosyo-politiğinde en büyük muhalif gücün bu anlamda desteğinden yoksunuz. Şimdi kusurlu kim sizin takdirlerinize bırakıyorum.

 

BOŞVERMİŞLİĞİN DAYANILMAZ HAFİFLİĞİ

Toplum olarak müthiş bir vurdumduymazlık çaığını yaşıyoruz. Kutup ayılarının bile kış uykusu bizimkinden daha hafiftir. Ben biraz da meslektaşlarım olan avukat arkadaşlarımızdan bahsetmek istiyorurm. Mesleki anlamda kendimizi geliştirmek anlamında hiçbir şey yapmıyoruz. Baro ya da başka bir sivil toplum örgütü panel, seminer ya da başka bir etkinlik düzenler, kapısının önünden geçmeyiz. Baroda 10 adet komisyon bulunur, koskoca Aydın Barosu'nda sadece 70'e yakın arkadaşımız komisyonlara üye olur, bu arkadaşlarımızdan da sadece 20'ye yakını aktif oalrak çalışır ve katkı sunar. En son örneğini Avukatlık Yasası'nda yapılacak değişiklikler ile ilgili yaşadık. Baromuz her kayıtlı avukatın kanun değişiklikleri ile ilgili görüş ve katkıalrını sunmaları için sms ve e-posta mesajı gönderdi. Kaç kişi görüş ve önerilerini sundu? Şahsen ben de bu konuda suçluyum, ben de konuya duyarsız kaldım. Kendi kanunları ile ilgili değişiklikle bile ilgilenmeyen, bu konuya fikri anlamda teğet geçen bir mesleğin üyelerinin toplumsal diğer sorunalr özelinde örgütlü bir mücadele yapabilmeleri, toplumun ve ülkenin sorunlara duyarsız kalmamaları mümkün müdür? Bir de sosyal hayata bakalım. Kendimize ait bir sosyal tesis var ama yeterince yararlanamadığımız kanaatindeyim. Çünkü sosyal tesisle ilgili taleplerimiz yok. Talep olmayınca mesai yok, çalışma yok, çalışma olmayınca kalite yok, verim yok. Eğer bu meslek bir kariyer mesleği ise maddi tatmin yadsınmamalı ama odak noktası da olmamalıdır. Sonra bu halk bizi maddi tatminin odak noktası olmaktan mahkum ediverir.

Sükut eden değil ses veren, boyun eğen değil boyun eğdiren, sitem eden değil talep eden, sorun üreten değil problem çözen ve en önemlisi vurdumduymaz değil duyarlı bir toplum yaratmamız dileğiyle saygı ve sevgilerimi sunarım.

www.aydinozel.com Alper DERELİOĞLU    Köşe Yazarı

Bu yazı toplam 1459 defa okunmuştur.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
    Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Aydın Özel | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0544 8148480 | Haber Yazılımı: CM Bilişim