Ahmet SAKAR / Köşe Yazarı

İnternetin başında gazeteleri okurken yukarıdaki başlık oldukça dikkatimi çekti. Ben de aynı başlığı kullanıyorum affınıza sığınarak. Bu başlık herhangi bir Hollywood yapımı korku filminden fırlamış bir sahne ya da replik değil.

                Faili meçhul cinayet davasında, bir zanlının verdiği ifadelerle anlattığı görev serencamı. İsimlerin inanın bana hiçbir önemi yoktur. Aşağıya bu davanın, sanıklarından birinin mahkeme huzurunda verdiği ifadeyi, aynen aktarıyorum.

                “Ben efsanevi bir adamım. Beni genç Osman diye yetiştirdiler. Terör makinesi haline getirdiler. Ajanlıkla suçlanan bir çobanın kafasını kıl testere ile kestim. Silahlı çatışmalarda öldürdüğüm insanların kulaklarını kesip, kaynatıp ardından tuzlayıp tespih yaptım. Köy, köy dolaştırdım. Bu yaptıklarımın haddi hesabı yoktur. Ben bunları inandığım değerler uğruna yaptım.”

                Bu ifadeleri okurken, ekrana kilitlenmiş gözlerinizin nasıl dehşete kapıldığını görür gibiyim. Şimdi lütfen gelin hep beraber bu insanın, psikolojisinde bir gezintiye çıkalım.

1.       Genç Osman olarak yetiştirilmiş! Genç Osman kim? Osmanlı Devleti’nin bir dönem başındaki en büyük problemlerden biri haline gelen, Yeniçeri Ocağı’nı kaldırmayı düşünen ve bundan dolayı, Yeniçeriler tarafından boğularak öldürülen bir Osmanlı padişahı. Hemen aklımıza haklı olarak şu soru geliyor. Yukarıda yazılanları, ifade olarak anlatan bir adamın, bu yaptıklarıyla Genç Osman’ın ne alakası olabilir? Bu sapkınlık ve Genç Osman.
2.       Bu nasıl bir ruh halidir? Bir insan, değişik sebeplere binaen katil olabilir. Fakat bu anlatılanlar katilliğin çok ötesinde. Ancak filmlerde görülebilecek türden sahneler kafamızda canlanıyor. Öldürme, biçim olarak bir vahşet.
3.       Bir insanı katil yapan değer, nasıl bir değerdir. İnsanlık medeniyetinin ulaştığı nokta itibariyle böyle bir değer var mıdır? Bu nasıl bir değer ki, öldürmenin çok ötesinde biçim olarak, bir vahşeti öngörüyor.  Ayrıca bir insanı katilliğe iten Saiklere, değer değil sapıklık denir.

Halen devam etmekte olan bir yargı süreci var. Kesin yargı belirten cümlelerden özenle kaçınmak gerekiyor. Çünkü mağdur olanları daha fazla incitici olmak istemiyorum.

Çok daha güzel yarınları, hem ülkemiz hem de milletimiz hak ediyor. Bu yarınlarda buluşmak dileğiyle. Umarım 2010 yılı bu güzel yarınlara daha büyük adımlar attığımız bir yıl olur.