• Aydın19 °C

Alper DERELİOĞLU / Köşe Yazarı

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Alper DERELİOĞLU / Köşe Yazarı

LAS ALMAS PERDİDAS BALADİN

04 Kasım 2011 Cuma 02:09

Van’daki depremde bir çok öğretmenimizi kaybettik. Ben onlara eğitim-öğretim şehitlerimiz diyorum.  Tek inançları vardı, aydınlanma ışığını bu Ülkenin en ücra köşelerine, en uzak köylerine götürebilmek. Onlar kayıp ruhlardı. Aynı %10 mutlu azınlık dışındaki biz milyonlar gibi. Biz yalnız ruhlar bugünlerde daha da yalnızız. Eskisinden de çok.

         Bu haftaki köşe yazımın başlığı İspanyolca bir cümle. Türkçesi ‘’Yalnız Ruhlar Baladı.’’ Niye bu başlığı attım, zira biz yalnız ruhlar için her gün bir önceki günden daha da zor hale gelmeye başladı. Harçlar artıyor, çarşı-pazar ateş pahası. Etin bırakın tadını adını da unuttuk. Sosyal yaşam  mı? Ay’da bile bundan daha iyidir. En temel ihtiyaçlar bile karşılayamaz hale geldik. İşsizliği artık olağan bir istatistik olarak benimsiyoruz. İşsizlik artık kaderimiz haline geldi. Yoksulluk da kaderimiz. Adalet Sistemimizi %10 mutlu azınlık için inşa ettik. Yalnız ruhları çete, cemaat, tarikat adaletine emanet ettik. Sağlığımızı koca karı ilaçlarına, lokman hekimlere, sahte doktorlara teslim ettik.

         Bütün bu süreç kültürel ve ahlaki yozlaşmayı da beraberinde getirdi. Artık ‘’Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır’’ gibi özlü sözlerimiz de tarih oldu. Zira artık komşumuza bir fincan kahve ikram etmeyi bile çok gören bir toplum haline geldik. Selamlaşmayı da unuttuk. Sabahları güne ‘’İyi sabahlar’’ diye başlayan yalnız kalpleri deli yaptık, zarar gelir diye uzak durduk, sonra kavga ettik. Gün geçtikçe daha da yalnız hale geldik. Aslında biz tarihimizi, toplumsal belleğimizi yitirdik.

         Karamsar olmakla eleştirilebilirim. Ama bazı yalnız kalplerin durum tespiti de yapması gerekiyor. Hatırlatmamız gerekiyor.

          Kapitalizmin her gün üstümüzdeki baskısını daha çok hissettiğimiz bugünlerde toplumsal bir cinnet getiriyoruz. Son 5 yıldaki suç oranlarındaki artış ürkütücü bir konuma ulaştı. Daha çok güvenlik görevlisi var ama daha çok suç var. Yarattığımız rol modeller zengin ve güçlü karakterler. Bu karakterler için ‘’Türkiye seninle gurur duyuyor’’ diyoruz. Ülkemizi Dünyada başarıyla temsil eden bilim adamı ve sanatçılarımızı ise hiçbir övgüye değer bulmuyoruz. Bilime ve sanata hak ettiği değeri vermeyen bir toplumda özgür, çağdaş ve eleştiren bireylerin, boyun eğmeyen ruhların varlığı mümkün müdür? Bizden çok ben merkezci, yarardan çok çıkarcı bir anlayışla geleceğimizi nasıl garanti altına alabiliriz?

         Millet olmak, tarih ve kader birliğine sahip olmak demektir. Sevinçte ve kederde hep beraber olmak demektir. Şu kısa yaşamamızda önce insan sonra vatandaş olduğumuzu unutmadan yaşamak her şeyden önemli. Zira zaman bu evrendeki en değerli varlık. Kanaatimce zamanımızı 30 yıldır boşa harcıyoruz. Bu Ülkenin kuzeyinden güneyine, doğusundan batısına yeniden imarı gerekiyor. Topyekün bir kalkınmayı tesis etmemiz için içerideki huzursuzluklarımızı bir kenara bırakmamız hasta adamı ayağa kaldıracaktır.

      

        PADİŞAHIN YAPTIĞI!

        Ülkenin birinde Padişah vergileri arttırır. Vezirine ‘’ Git Halkın arasına karış. Halkın tepkisini ölç ve bana rapor ver.’’ der. Vezir çarşıya çıkar. Tedbili kıyafetle esnafın arasına karışır. Esnaf burnundan solumaktadır. Zaten işleri kesat olan esnaf yeni zamlarla siftah yapamayacağı günlerin kapıda olduğunu düşünmektedir. Vezir saraya döner ve Padişa ‘’Padişahım Halk çok tepkili. Herkes burnundan soluyor. Durum pek iyi değil’’ der. Padişah Vezire dönerek; ‘’Güzel. Bak buna sevindim. Sende fazla hüsnü kuruntuya kapılma. Alışırlar. Merak etme.’’ der. Gün gelir Padişah yine Vezirini çağırır. ‘’tez ola haber ver. Vergilere yeniden zam yaptım. Bu zammın istisnası da olmayacak.’’ der. Vezir;’’Aman Padişahım, daha sene düşmedi. Yeniden zam yaparsak çok büyük tepki alırız. Bu zamları izah edemeyiz.’’der. Padişah,’’Ne diyorsam onu yap. Zamları haber ver. Sonra git. Halka karış. Bana rapor ver.’’der. Vezir istemeyerek de olsa yine tebdili kıyafete bürünüp halkın içine girer. Birkaç esnafın dükkanına alış veriş yapacakmış gibi girer. Bu kez halkın ağzını bıçak açmamaktadır. Kimse zamlardan bahsetmiyordur ama herkesin morali bozuktur. Hatta eşraftan önemli kişilerin birbiriyle kavga ettiğini gözlemler. Saraya döner ve Padişaha çıkarak;’’Hünkarım, Halk bu yeni zamlardan dolayı çok öfkeli. Herkes çok rahatsız. Moralleri bozuk. Yeni zamlar Halkı oldukça  etkilemiş.’’ der. Padişah;’’Ala. Birkaç gün sonra alışırlar. Merak etme.’’ der. Gün olur, devran döner. Padişah Veziri yine yanına çağırır; ‘’Canım sıkıldı. Vergileri arttırdım. Git halka duyur, sonra da aralarına karış, bana da rapor et.’’ der. Vezir’in yüzü korkudan kan çanağına dönmüş, parmakları endişeli dudaklarına gitmiştir. Tedirgin bir ses tonuyla;’’Padişahım, Halk zaten önceki zamlardan dolayı Bize çok tepkili. Yeniden vergileri arttırdığımızda artık Saraya yürümeye başlayacaklardır.’’ der. Padişah hiddetli bir biçimde,’’ Sana ne diyorsam onu yap.’’ der. Vezir korkudan neredeyse altına edecektir. Halkın arasına karışır. Bir de ne görsün, insanlar gülmektedir. Kahkahalar ve nidalar atarak çarşıda dolaşmaktadırlar. Vezir şaşırır. Hemen Saraya döner. ‘’Padişahım. Benim kafam karıştı. Şimdi Halk çok mutlu. Bu ağır zamlardan sonra delirmiş gibi kahkaha atıp eğleniyorlar.’’ Padişah elini başına götürerek bu durumu izah eder;‘’ işte bu çok kötü bir haber. Bu Halktan şimdi her şey beklenir. Ne yapacakları belli olmaz.’’                  

                             Bu güzel fıkra sosyal patlamanın bir adım gerisindeki yalnız ülkemin yalnız ruhlarına gelsin. NASIL EĞLENİYORUZ DEĞİL Mİ!

                               Benim güzel ve Yalnız Ülkem;  Sana Cumhuriyet Bayramı coşkusu çok görenlere inat Kurban Bayramın kutlu olsun. Sağlıcakla kalın.

Bu yazı toplam 1506 defa okunmuştur.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
    Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Aydın Özel | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0544 8148480 | Haber Yazılımı: CM Bilişim