Mustafa ÇAKIR / Köşe Yazarı

İBRAHİMKAVAĞI KÖYLÜLERİNİN DERDİ

MADRANBABA RES

Sevgili okurum Ayşe Diyor ki Mustafa Bey bu köylülerimizin derdine çare olur musunuz bizleri aydınlatır mısınız kim haklı diyor ? Şirket mi ? Köylüler mi?

Öncelikle şunu ifade edeyim. İbrahim kavağı köylüleri Hemşerilerime rahatsız eden konunun ne olduğunu bilmiyorum. Ancak tahmin edebildiğim kadarıyla birilerinin köylü hemşerilerime tahrik ettiği şeklinde, konuyu bilmeyen insanların yönlendirildiği şeklinde bir inancım var.

Çünkü Enerji medeniyet demektir. Güzellik demektir. Artık günümüzde ekmek, su ve hava kadar hayati öneme haiz bir konuma gelmiştir. Madranbaba yıllardır o dağ, öylece yerinde durur, keçi otlatmaktan başka işe yaramaz. Oradan o rüzgar eser gider, biz da onun gücünden istifade edemeyiz, karşıdan bakar dururuz. İlk hamleyi başlatan Çineli siyaset adamı ve iş adamı hemşerime ben buradan teşekkür ediyorum. Ancak verilmiş olan lisansın iptal edilerek başka mecralara kaydırılması ne yazık ki MADRANBABA RES projesini sıkıntıya sokmuş ta ki buralara kadar getirmiştir. Köylülerin bu işi çok iyi bildiğinden veya arazilerinin heba olduğundan veya şark zihniyetindeki gibi bizim enerjimizi alıp götürecekler biz istemeyiz gibilerden bilinçli bir hareket içinde olduklarını düşünemiyorum. O şirketin  lisansının  iptal edilmiş olması, bilahare aynı sahanın başka bir firmaya lisans verilerek tekrar faaliyete geçmesi Çinelileri üzmüştür. Bu direncin arkasında başka amaçlar vardır. Bence haklı yönleri de vardır.

Artık günümüzde rüzgar elektrik santraları şehirlerin yanında ve içinde bile kurulmaktadır. Ne tarım yapılmasına engel, nede arazi işgali  gibi bir durum söz konusu olmadığı gibi, ne bir kirlilik nede su kullanımı gerektirir.  Bilakis seyrine doyum olamayan güzel bir manzara teşkil eder. Uzağa gitmeye gerek  yok, işte Çineli bir yatırımcı tarafından yapılan TURGUTTEPE RES, işte Söke Yenidoğan Kasabası RES, İşte Akyeniköy kasabası AKBÜK RES, keşke daha buna benzer yatırımlar ülkemizde daha da çoğalsa da enerjide yıllık 90 milyar dolar gibi, ihracatımızın tamamına yakın, “dışarı ödediğimiz” enerji bedeli, ülkemizin içinde kalsa, dış açık cari açık gibi dertlerden kurtulsak.

Ülkemizde tapu hukuku toprağın 50 cm altına kadar hak sahipliğini gerektirir. Dolaysıyla o santralın kurulacağı arazideki yer altı zenginlikleri ve onun üstündeki, rüzgar güneş gibi kaynakların tasarruf hakkı devlete aittir. Devlet o santralın kurulmasını sağlayacaktır. Ancak devlet santralın kurulmasını ve bu kaynağın halkın istifadesine sunulması noktasında haksızlıklara sebebiyet verir, tavşan kaç, tazı tut taktiği izlerse ne yazık ki bu tip tepkilerle karşılaşılması kaçınılmaz olur. Bu duruma neden olanları da, masum insanları tahrik edenleri de kınıyorum.  Masum halkımızı sokağa dökmeye kimsenin hakkı yoktur. Yıllarca efelere destek verip milli mücadeleye tüm varlıkları ile katılan masum ve ileri görüşlü elleri öpülesi, benim İBRAHİMKAVAK ‘lı hemşerilerim bir çığlık atıyorsa ona sebebiyet verenlerin icraatlarını tekrar gözden geçirmelerine tavsiye ederim. LO santral gereklidir. Köylülere ve çevreye hiçbir zararı yoktur. Bilakis oradaki rüzgar enerjisinden ülkemizin yararlanması gerekir. Bir dahaki yazımda JEOTERMAL Santralleri  ile ilgili yazımda görüşünceye kadar sağlıcakla ve esen kalın.