• Aydın19 °C

Ahmet SAKAR / Köşe Yazarı

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Ahmet SAKAR / Köşe Yazarı

Müslümanlar ve Terörizm

28 Eylül 2008 Pazar 17:28

Bizim ilk gençlik yıllarımızla birlikte, demir perde ülkeleri birer birer dünya siyaset sahnesinden çekilmiş ve dünya tek kutuplu bir siyasi ve ekonomik yapıya kavuşmuştur.

           

            Bu soğuk savaş, aslında ideolojilerin ayakta kalma savaşıydı. ABD ve SSCB üzerinden yürütülen bu ideolojiler savaşı, nihayetinde ABD’nin başını çektiği kapitalizmin zaferiyle sonuçlanmış, demir perde ülkelerini de etkisi altına alarak ABD’nin siyasi ve ekonomik üstünlüğü ele geçirmesine sebep olmuştur.

 

            İşte bu savaşta çok önemli bir ayrıntı var ki, o da şu: bugün dünyanın yaşadığı savaşların ve terörizmin kaynağını teşkil eden durum. İdeolojiler varlıklarını birbirleriyle olan karşıtlık ve tepkisellik üzerine kurmuştur. Eğer kapitalizm varsamutlaka bir karşıtı olmalı ki, varlığını devam ettirsin. Bu çok önemli bir ayrıntı. Kendisini karşıtıyla tarif etme reaksiyonu

 

            Bugün gelinen noktada ise, artık komünizm yok. Peki, ABD kendisini ABD yapan olguları geleceğe nasıl taşıyacak?  Yandaşlarını, kendi çıkarları doğrultusunda, hangi korkuları pompalayarak yanında tutmaya çalışacak?

 

            Artık şu anlaşılmıştır ki, ABD, bunu İslam korkusuyla gerçekleştirmeye çalışacak. Neler yapacak bu doğrultuda? Resen düşünülen şu; Müslümanların şahsında İslam mutlaka terörize edilmeli, bunun için gerekli ne varsa yapılmalı. Adını ilk defa duyduğumuz garip terörist örgütler eliyle ABD bunu belli düzeyde başardı. Ve etrafındakilere bu korkuyu pompalayarak, bütün bu terörist saldırıları, kendi çıkarlarını koruma doğrultusunda kullandı ki, en önemlisi veya milat kabul edileni 11 Eylül olayı olarak bilinenidir. ABD bu saldırıyı bahane edip Irak’ı işgal etmiştir. Ve buna sebep olan cahil ve vicdansız insanların,  temel kaynaklara dayanmayan İslam yorumudur.

 

ABD, ne yazık ki, Müslümanları politize etmiştir sonuç olarak.

 

            Biz, Müslüman Türk Toplumu olarak, bu durum karşısında ne yapmalıyız? Bence üzerine en önemli şekilde vazife düşen, Türk Milleti ve Devletidir. Çünkü doğu-batı arasında denge kurarak, her iki dünyaya ait değerleri benimsemiş ve pratikte çok başarılı bir şekilde günlük yaşamın bir parçası haline getirebilmiştir.

 

            Geriye sadece İslam’ın kesinlikle terörizmi onaylamadığını, tarihin hiçbir devrinde böyle bir şeye başvurmadığını, bir mücadele yöntemi olarak terörizmi öngörmediğini anlatmak kalıyor. Bu anlamda, dünyaya hitap eden, vizyon sahibi, dini şahsiyetlere fırsat verilmeli, onlardan ve çalışmalarından yararlanılmalıdır.

 

            Bu toplumun, bu topraklarda, asırlarca dünyaya yön vermiş, bir medeniyeti vardı. O medeniyetin çocukları vardı. Yunus’umuz vardı, Mevlana’mız vardı. Bizim medeniyetimizin insanlığa armağanı hoşgörümüz vardı. Bu değerlerimiz, İslam’ın ve Peygamberimizin (s.a.v) ta kendisinden besleniyordu.

 

            Her şeye rağmen, o kaynaklardan en iyi beslenen olarak yine Türk Toplumunu görüyorum. Görüyorum ki, bugün çok net, hiç olmadığı kadar çok net bir şekilde, bütün dünyaya, “Müslüman terörist olamaz, teröristte müslüman olamaz”  diyen, vizyon sahibi dindarlarımız var. Bu çok büyük bir fırsat, bizim müslümanlığımız adına.

Bu yazı toplam 1448 defa okunmuştur.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
    Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Aydın Özel | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0544 8148480 | Haber Yazılımı: CM Bilişim