Cihan ŞAHİN / Köşe Yazarı

Bize Aydın Özel Haberde yazar mısın diye sorduklarında; yazar değiliz ancak biz yazabileceğimiz kadarıyla ifadelerimizi satırlara dökebiliriz dedik ve bu gün siz değerli sanal alemdeki tüm dostlarımızla selamlaşmak istedik.

Yazı neden yazılır,şunun için:kavgayı,öfkeyi,nefret ve kini yok etmek,dostluğu ve sevgiyi artırmak için ve yine “söz uçar yazı kalır” cümlelerine göre kim, nerde, neyi, nasıl konuşmuş denildiğinde hatırlanılabilmek ve hatırlayabilmek adına.

İnsanlar yazarlar,bir konu hakkında düşüncelerini anlatırlar ve yazdıklarını  sayfalara , sanal ortama aktardıklarında da bazıları bunu beğenir bazıları da eleştirir.Elbette birileri beğenecek birileri de eleştirecek.Eleştirilmemek için herkese aynı mesajı verebilmek imkansızdır.Kişi kendi düşüncesini anlattığında eleştiri ve takdir edilmelere hazır olacaktır.Kişilerin gelişmesi , kişisel gelişim ve ilerlemeler bu tür cesaretli ifadelerde kendisini bulur.Yoksa herkese aynı mesajı vererek herkesin sevgilisi olmak imkansızdır o zaman kişisel gelişim ve ilerleme yazanda gerçekleşmemiş olur.

Yazı düşüncelerin ifadesidir ki 1987 senesinde İstanbul Üniversitesine gittiğimde meşhur sahaflar çarşısının çıkışından kapalı çarşıya girmek istedim ve yolum kapalı çarşının girişinde bir küçük şemsiyeci dükkanına  çıktı ; burada duvarda bir yazı gördüm yazıda “çok biliyorsan konuş faydalansınlar,hiç bilmiyorsan sus ki adam sansınlar” cümlesi yazılıydı.Adama sordum nedir bu diye;oda cevabı yazının içindedir diye cevapladı.

Bilmek yazmanın temel şartıdır ancak bilmek ,sadece bilmek yetmez;bildiğini yapabilmek lazımdır ki sonuçta aktivasyon , icraat olsun aksi takdirde bilgi yüklü hamallar oluruz.

Bu yazının amacı merhaba idi ve tüm insanı seven dostlara merhaba diyorum zira MERHABA DEMEK “BENDEN SİZE ZARAR GELMEZ DEMEK” olup farsça kökenlidir ki yazının amacı birilerine zarar vermek ve birilerini yazar gibi düşünmeye sevk ve mecbur etmek değildir.

Zaten tabiatta değişik renkler bulunmakta , onu her göz  farklı algılamakta ve herkes gördüğünün rengini ifade etmekte,renk körleri de renk körü olmayanın gördüğünü görememekte ancak sonuçta TÜM RENKLER BEYAZDA BİRLEŞMEKTE.Demek ki renklerde çokluluk, seslerde farklılık olacak ancak bu renkler ve sesler BİR yerde birleşmekte ve AYNI SESİ SÖYLEMEKTE  AYNI RENGİ YANSITMAKTA.  O da BİR de birleşmekte.

Yazarken: KAVGAYI ağacın yaprağına yazalım,sonbahar gelsin kuruyup gitsin diye,ÖFKEYİ,bir bulutun üstüne yazalım,yağmur yağsın yok olup gitsin diye,NEFRET VE KİNİ,karların üzerine yazalım güneş açıp eriyip gitsin diye,DOSTLUĞU VE SEVGİYİ,yeni doğmuş bebeklerin yüreğine yazalım onlarla büyüyüp dünyayı sarsın diye!...İşte bu günlerde ülkemizin içinde bulunduğu durumlarda bu güzel cümlelerde anlamını bulan şekilde düşünmeye gayret edip içinde bulunduğumuz ortamı güzelleştirelim ve KARDEŞ OLALIM…

Büyük üstat Ali Şeriati “ilim bir nokta idi onu cahiller sonsuz kıldı” demektedir  çünkü ilimde ifade edilenlerin kaynağı da bir yerden gelmektedir, “O” kaynakça malum olunan bir bilgi nokta iken bildiğini ifade edenlerce sonsuz ilan edilmektedir.

Bundan böyle günlük olaylar yada yaşanmışlıklar ile ilgili olarak  paylaşabileceğimiz konularda sık sık olmasa bile arada siz değerli dostlarımıza merhaba diyeceğiz.

Neden? Faydalı olabilmek için.Kutsal değerlerimiz “ insanların en hayırlısı İNSANLARA hayrı dokunandır” demektedir de ondan.

İKİLİK YOK BİRLİK VAR

YALNIZ BUNDA DİRLİK VAR

Anlamında BİR’e ulaşmak ümidiyle….Noktanın Sonsuzluğuna!.....