• Aydın17 °C

Bekir AYGÜL / Köşe Yazarı

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Bekir AYGÜL / Köşe Yazarı

REFERANDUMDA SÖZÜN ÖZÜ

06 Eylül 2010 Pazartesi 03:30

Bekir YÖRÜKOĞLU

SÖZÜN ÖZÜ-KENAN ÖZCAN

Anayasa değişiklik paketindeki bir yığın hukuki ve siyasi ayrıntı günlerdir tartışılıyor. “Evet” demek isteyenlerin de  “Hayır” demek isteyenlerin de gerekçeleri, kendi mantıkları içinde son derece haklı olabilir. Hatta gerekçesi olmayan dahi zorlayarak kendince gerekçe yaratabiliyor. Ama gerekçe yaratacağım diye de ülkemiz için son derece önemli “Sistem Değişikliği”ni Ak Parti için güven oylamasına dönüştürmek biraz insafsızlık oluyor. 12 Eylül Pazar günü yapılacak anayasa değişikliğine dair halk oylamasını iktidar partisinin güven oylamasına dönüştürme gayretlerine lütfen kendimizi kaptırmayalım. Evet deyince Ak Parti’yi desteklemiş olmayacağız.   Ya da vatandaş hayır dediğinde CHP veya MHP’ye oy vermiş olmayacak.

Örneğin 3 yıl önce 21 Ekim 2007’de yine anayasa değişikliğiyle ilgili bir referandum yapıldı. Vatandaşlarına soruldu. Cumhurbaşkanını doğrudan siz seçmek ister misiniz diye. Çok ilginçtir ki Türkiye’de sadece 7 vilayette hayır çıktı. Bu yedi il arasında Aydın’da var. Vatandaşlarımız Aydın genelinde % 53 ve Söke’de % 57 oranında Cumhurbaşkanını halk seçmesin, milletvekillerinin görev süresi 5 yıldan 4 yıla indirilmesin dedi. O gün de muhalefet; toplumu Ak Parti’yi destekleyenler ve Ak Parti’ye karşı olanlar diye iki kampa ayırmıştı. O günde vatandaşın aklı karıştırılmıştı. İktidarın Aydın genelinde oyu % 27 ve Söke’de % 23 iken; artı % 20 daha evet oyunu sadece Ak Parti’yi destekleyenler vermiyor demek ki. Bir de 49 yıl öncesinden bir notu hatırlatayım sizlere. 1961 İhtilal Anayasa’sına Türkiye geneli EVET derken, demokrat Aydın %56 oranında HAYIR demişti. Geçen bunca yılda ne oldu Aydın’lılara bilemiyorum.

 

 İktidarlar seçimlerle değişir. Anayasal sistem değişiklikleri ise halk oylamasıyla gerçekleşir. Seçimler bir yıl sonra Temmuz’da. Beğenmiyorsanız seneye devirirsiniz iktidar partisini; istediğiniz partiyi oylarınızla işbaşına getirirsiniz. Bir yığın ayrıntıyı tartışmaya hiç gerek yok. Bu ülkede insanların temelden ayrıldığı iki ana görüş var.      

1) “Bu millete demokrasi fazla gelir; benim ülkemin şartları demokrasiyi kaldırmaz” diyenler referandumda “HAYIR” oyu verecekler. “Ülkemiz tam demokrasiye geçince benim halkım sağcı-solcu, alevi-Sünni, laik-anti laik, Türk-Kürt diye birbirini yer. Bizim ve seçtiğimiz parlamentomuzun üzerinde her daim vasilik, babalık yapacak, biz beceremezsek kulağımızı çekip bizi terbiye edecek, yüksek yerlerde silahlı kuvvetlerimiz ve yargı kurumlarımız olmalı” diyenler “HAYIR” diyecekler.

2) “85 yıldır korkularla yaşadık. İyi saatlerde olsunlar, kerameti kendinden menkul bir takım derin güçler bizi hep korkuttu. Komünizm gelir ha, şeriat gelir ha, bölünürüz ha diye diye. Biz milletimize ve ülkemize güveniyoruz. Artık özgür ve demokratik bir düzene geçelim” diyen de “EVET” diyecek. “Resmi ideolojinin dışında hiçbir düşünceye hayat hakkı tanımayan; bu nedenle gerektiğinde halkın iradesini yok sayıp tarafsızlığını yitiren; kapalı bir kast sistemi içinde “al gülüm-ver gülüm” birbirini seçen kurumlar yerine, bu kurumlardaki yapı ne kadar demokratik ve çoğulcu bir anlayışta olursa hem ülkemiz hem milletimiz o denli huzura kavuşur” diye düşünenler “EVET” oyu verecek.

Bir de iki değişiklik maddesi için çok yanlı ve yanlış değerlendirmeler yapılıyor. Hani değişiklik maddelerinin çoğunda sözde herkes mutabık da; Anayasa Mahkemesi ve Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulunu yeniden düzenleyen iki maddede fırtınalar kopartılıyor ya. “Ak parti kendi yargısını yaratıyor” diye halkımızın aklı karıştırılıp her zamanki gibi korkutuluyor ya. Kazın ayağı öyle mi değil mi bir bakalım. Aşağıdaki özet tabloda bu iki kurumdaki mevcut durumla; değişiklik halinde oluşacak yeni durumu varın siz karşılaştırın.

Anayasa Mahkemesi’nin

MEVCUT DURUMU

 

Anayasa Mahkemesi’nin

YENİ DURUMU

 

Üye sayısı: 11 Asıl + 4 Yedek

Üye sayısı: 17  ( Yedek yok )

Yargıtay’dan 2 Asıl + 2 yedek üyeyi Cumhurbaşkanı seçer

Yargıtay’dan 3 üyeyi Cumhurbaşkanı seçer

Danıştay’dan 2 Asıl + 1 yedek üyeyi Cumhurbaşkanı seçer

Danıştay’dan 2 üyeyi Cumhurbaşkanı seçer

Askeri Yargıtay’dan 1 Asıl üyeyi Cumhurbaşkanı seçer

Askeri Yargıtay’dan 1 üyeyi Cumhurbaşkanı seçer

Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nden 1 Asıl üyeyi Cumhurbaşkanı seçer

Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nden 1 üyeyi Cumhurbaşkanı seçer

YÖK’ün göstereceği adaylardan 1 Asıl üyeyi Cumhurbaşkanı seçer

YÖK’ün göstereceği adaylardan 3 üyeyi Cumhurbaşkanı seçer

Sayıştay’dan 1 Asıl üyeyi Cumhurbaşkanı seçer

Sayıştay’ın kendi içinde seçerek önereceği adaylardan 2 üyeyi TBMM.si seçer

Üst kademe yöneticiler ve Avukatlar arasından 3 Asıl + 1 Yedek üyeyi Cumhurbaşkanı seçer

1.sınıf hâkim-savcılar ile anayasa raportörler – avukatlar ve üst kademe yöneticiler arasından 4 üyeyi Cumhurbaşkanı seçer

 

Baro başkanlarının kendi içinden seçerek önereceği adaylardan 1 üyeyi TBMM.’si seçer

 

Değişiklik gerçekleşirse geçici madde ile şu an Yargıtay ve Danıştay’dan seçilmiş yedek üyeler asıl üyeliğe geçecek. 11 asıl üye oldu mu sana 15 asıl üye. 17 üyeyi tamamlamak için Sayıştay ve baro başkanları kendi kurullarında seçim yapıp üçer aday gösterecek ve TBMM.’si bunlardan birer üye seçecek.

Buradan “HAYIR”CI cephenin “AKPARTİ kendini aklayacak yargısını kuruyor” iddiasına gelecek olursak. Elinizi vicdanınıza koyup söyleyin şimdi. Mevcut asıl ve yedek toplam 15 üyenin üstüne TBMM.’sinin 12 yıllığına seçeceği son 2 üye ile mi kendi yargısını yaratacak Ak Parti?

Buyurun bir de Hâkimler Savcılar Yüksek Kuruluna göz atalım. H.S.Y.K. daha demokratik, daha çoğulcu ve siyasi etkilerden uzak güçlü bir yapıya mı kavuşuyor yoksa “HAYIR”CI cephenin iddiaları mı doğru, halkımız karar versin.

 

H.S.Y.K.nın MEVCUT DURUMU

H.S.Y.K.nın YENİ DURUMU

7 Asıl + 5 Yedek

22 asıl + 12 yedek

Bakan + Müsteşar

Bakan + Müsteşar

3 Asıl + 3 yedek üyeyi Yargıtay genel kurulunca seçilenler arasından Cumhurbaşkanı seçer

3 Asıl + 3 yedek üyeyi Yargıtay genel kurulu DOĞRUDAN kendi seçer

2 Asıl + 2 yedek üyeyi Danıştay genel kurulunca seçilenler arasından Cumhurbaşkanı seçer

2 Asıl + 2 yedek üyeyi Danıştay genel kurulu DOĞRUDAN kendi seçer

 

7 Asıl + 4 yedek üyeyi ilk derece Adliye mahkemesi hâkim ve savcıları kendi aralarından doğrudan seçerler

 

3 Asıl + 2 yedek üyeyi ilk derece İdare mahkemesi hâkimleri kendi aralarından doğrudan seçerler

 

1 Asıl + 1 yedek üyeyi Türkiye Adalet Akademisi genel kurulu doğrudan seçer

 

4 Asıl üyeyi hukukçu öğretim üyeleri ve avukatlar arasından Cumhurbaşkanı seçer

 

Görüldüğü gibi yeni durumda Yargıtay, Danıştay, Adli ve İdari hâkimler ve Adalet Akademisi; HSYK temsilcilerini kimsenin onayı olmadan doğrudan kendileri seçiyor. Öte yandan yereldeki mahkemeler yüksek yargının baskısından kurtulup HSYK’YA 10 tane temsilci gönderiyor. Mevcut durumda tüm hâkim ve savcıların denetimini Adalet Bakanına bağlı müfettişler yaparken; değişiklik halinde HSYK kendine bağlı teftiş kurulunu bağımsızca kendi oluşturacak. Hepsinden önemlisi;

Anayasa Mahkemesi anayasa değişiklik teklifiyle ilgili gerekçeli kararını açıkladı. Anayasa değişiklik teklifinin muhalefetin iddialarının tam tersine;

 

- Hukuk devleti ve kuvvetler ayrılığı ilkeleriyle uyumlu olduğu,

- Özerk yapının güçlendirildiği, Yürütmenin (hükümetin) Kurul üzerindeki etkisinin azaltıldığı

- Bu düzenlemelerin yargı bağımsızlığını güçlendirdiği Anayasa Mahkemesince de kabul edildi.

 

Bütün bu gerçeklere rağmen sadece ve sadece iktidar karşıtlığı yapmak için ben yine de hayır diyeceğim diyenler şu soruyu kendilerine sorsun. 27 Mayıs 1960 ve 12 Eylül 1980 darbeleriyle oluşturulmuş“millet bilmez biz biliriz” diyen vesayetçi sistemi onaylıyor musunuz? Mevcut durumda bir gariplik var. Bu ülkeyi atanmış bürokratlar yönetiyor ama siyasiler yönetiyormuş gibi görünüyor. Ve faturayı hep siyasiler ödüyor. Sizce yönetim gücünü bürokratlar ve parlamento arasında dengeli bir şekilde paylaştırmak mı gerek yoksa bugünkü bürokratik vesayetçi sistem devam mı etsin?

Sözün özü bu. ya militaristsiniz ya da demokrat. Neden mi? 145’nci maddeye bakın. Çünkü bu değişiklik gerçekleşirse sıkıyönetim ve savaş halleri dışında siviller askeri mahkemelerde yargılanamayacaklar. Öte yandan askeri mahkemeler sadece askerlerin mesleğine ilişkin davalarına bakacaklar. Devletin güvenliği, anayasal düzen ve düzenin işleyişine ait davalar mutlaka sivil mahkemelerde görülecektir. İşte bu maddedeki değişiklikle artık bu ülkede askeri darbeler dönemi kapanacaktır. 

10 ay sonra genel seçimler var. Bakın göreceksiniz; bütün partiler halkın karşısına yeni bir sivil anayasa vaadiyle gelecekler. Bu ülke en fazla iki yıl içersinde toplumun bütününü kuşatan, kucaklayan, çağdaş demokratik yepyeni bir sivil anayasaya kavuşacak. İşte bugün yapılacak küçük değişiklikler bunun kapısının aralanması için. Çok güzel bir slogan var gündemde. “Yetmez ama Evet” diye. Herkes ortak isteğidir; dokunulmazlıklar kalksın, seçim barajları kaldırılsın, hem istikrarı hem de temsilde adaleti sağlayan bir seçim sistemimiz olsun. Ama bunlar top yekun yeni bir anayasanın konuları. Şimdi mümkün olanı hayata geçirmeliyiz. Eğer 12 Eylül’de yapılacak halk oylamasından evet çıkmaz ise, bu ülke bir 28 yıl daha bekler sivil anayasa yapmak için. Neden mi? Hatırlayın üç yıl öncesini. Ak parti % 47 ile tekrar seçim kazanmıştı. Anayasa hocalarından oluşan bir komisyona üzerinde görüşülecek sivil bir anayasa taslağı hazırlatılmıştı. Ortalık ayağa kalktı. Hayır, bu meclis anayasa yapamaz diye. Ah statüko ah. Bu halk bunları unutmuş olamaz.

Yüksek yargıda kapalı bir kast sistemi var ; “al gülüm ver gülüm” dönemi bitiyor, kopan fırtına ondan söylemimizin daha iyi anlaşılabilmesi için bu ülkede nasıl Danıştay ve Yargıtay üyesi seçiliyor kısaca anlatıp yazımızı tamamlayalım.

DANIŞTAY ÜYELERİ NASIL SEÇİLİYOR?

Danıştay üyelerinin dörtte üçü, birinci sınıf idarî yargı hâkim ve savcılar ile bu meslekten sayılanlar arasından Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu; kalan dörtte biri de, nitelikleri kanunda belirtilen görevliler arasından Cumhurbaşkanı tarafından seçilir.

YARGITAY ÜYELERİ NASIL SEÇİLİYOR?

Yargıtay üyeleri, birinci sınıfa ayrılmış, adli yargı hakim ve Cumhuriyet savcıları ile bu meslekten sayılanlar arasında Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca üye tamsayısının salt çoğunluğu ile ve gizli oyla seçilir.  

Görüldüğü üzere, Yargıtay, Danıştay ve HSYK üyeleri birbirlerini ne güzel al gülüm-ver gülüm seçiyor...

Birbirimizi kırıp dökmeden, empati yapıp birbirimizi anlamaya çalışalım.  Her şey olacağına varır. Halkımızın sağduyusuna güvenelim. O ne derse o olacak. Bu vesile halkımızın Ramazan Bayramını kutluyor ve bayramı takip eden 12 Eylül pazar gününün demokrasi şöleni havasında geçmesini temenni ediyorum.

Bu yazı toplam 1016 defa okunmuştur.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
    Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Aydın Özel | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0544 8148480 | Haber Yazılımı: CM Bilişim