TABİP ODASI : ÖLMEK BİZE YAKIŞTIRILIYOR

Aydın Tabip Odası Yaptığı açıklamada ; Bu yazı 5 Ağustos 2015 tarihinde Aydın yerel basınında Sayın Aydın Valisi Erol Ayyıldız'ın "Jeotermalin geçmişi dünya tarihi kadar eski.Kaplıcalar Jeotermal sudur. Eğer bu kanser yapıyorsa Türkiye'de kaplıcaya giden tüm vatandaşların kanserli olması gerekir.Jeotermal kanser yapmaz.Bunun aksini iddia edenlere ise herkes güler" beyanatı üzerine yazılmıştır dedi.

Türkiye'de ölüm sebepleri arasında kanser ikinci sırada yer almaktadır.
2010-2013 döneminde Türkiye'de kanser vakaları %18, Aydın'da %42 artmıştır.
Aydın'da en sık görülen kanserler akciğer,deri,prostat,meme,tiroid,
mide,kolorektal,rahim kanserleridir.
Yine aynı dönemde ölümler Türkiye'de %21, Aydın'da %30 artmıştır.
2013 yılında Türkiye'de yaşayan 206 kişiden biri,Aydın'da ise 159 kişiden biri ölmüştür.Aydın'da en fazla ölümler Menderes nehrine en yakın yerleşim yerlerinde olmuştur.Örneğin; 2013 yılında Yenipazar'da 96, Buharkent'de 145,Germencik'te 148,
İncirliova'da 150,Köşk'te 153,Didim'de 244 kişiden biri ölmüştür.
Türkiye'de her yıl 170 bin yeni kanser vakası beklenmektedir.Kanser vakalarındaki bu hızlı artıştan dolayı hem Dünya'da hemde Türkiye'de kanserin 2015 yılından itibaren birinci sırada ölüm nedeni olacağı beklenmekte.Kanserlere yol açan en önemli sebepler kalıtsal faktörler,radyasyon,virüsler,kimyasal faktörlerdir.Kanserlerin sayı,cins ve artışında ise pek çok kişisel alışkanlık,beslenme,genetik,çevresel,ekonomik faktörler etkilidir.
Kanser artışında çevresel faktörlerin etkisi %85-90 dır.Türkiye'de ise kanser oluşumunda çevrenin etkisi dünya ortalamasından 700 kat fazladır.Yine Dünya Sağlık Örgütü'ne bildirilen tüm hastalıkların %80'den fazlasında çevresel faktörler etkilidir.
Aydın'da en önemli çevre problemi su kirliliğidir.Daha sonra hava ve toprak kirliliği gelmektedir.Su kirliliğinin en önemli sebepleri ise endüstriyel atıklar,evsel atıklar,jeotermal akışkanlar,zeytinyağı kara sularıdır.
Jeotermal akışkan ve buharları içinde pek çok mineral dışında Arsenik,Kadmiyum,Krom,Civa,Bor,Hidrojen Sülfür,Radon, Silis, Florür, Kurşun vs gibi toksik ve kanserojen maddeler vardır.
Bunlar ise insanlarda Akciğer, Mide, Kolon, Deri, Tiroid kanserleri yapıyor.
Germencik ve Köşk'te Jeotermal akışkanlarda yapılan ölçümlerde Bor normalden 75,
Arsenik 15,Radon 25 kat fazla saptanmıştır. Yine DSI tarafından 2013 yılında yapılan kuyu suları incelemesinde Germencik ve Köşk kuyu sularında normalin çok üstünde Bor saptanmıştır.
2007 de çıkarılan Jeotermal yasası ile Aydın'nın topraklarının %70'i Jeotermal santral kullanımı için firmalara ihale ile verilmiştir. Aydın'da 190 Jeotermal saha belirlenmiştir.
Hali hazırda Türkiye'de üretimde olan tüm Jeotermal santrallerin %63'ü Aydın'dadır.
Gelecekte kurulması düşünülen Jeotermal santrallerin %77'de Aydın'dadır.
Aydın'da açılan kuyuların ve kurulan Jeotermal santrallerin %57'si ise Germencik yöresindedir.
Jeotermal santrallerin normalde 2000-4000 metre derinlikten çıkardıkları akışkanları tekrar geri aynı seviyeye reenjekte etmeleri, buharlarını ise filtre etmeleri gerekir.
Fakat Aydın'da faaliyette olan Jeotermal santrallerin bu kurallara ve kanunlara uymadıkları, çok kolaylıkla akışkanlarını derelere,topraklara bıraktıkları,Jeotermal gazlarını ise sürekli olarak kontrolsüz şekilde havaya saldıkları görülmektedir.
Bu Jeotermal santraller ve kuyular birinci sınıf tarım arazilerine kurulmakta, kurulum aşamasında pek çok incir zeytin ağacı kesilmekte, köylü vatandaşlarımızın topraklarına kamulaştırma ile korkutarak el konulmaktadır.
Aydın'da artan ölümlerin, kanserlerin sayısına, yerleşim yerlerine ve kurulan santrallerin yerlerine ve Jeotermal akışkanların içindeki maddelerin neler olduğuna,bunların miktarlarına baktığımızda;akışkanların kontrolsüz olarak suya-havaya-toprağa salındığını bilmemize;akışkanlar içindeki maddelerin kanserojen olduğunu Dünya Sağlık Örgütü'nün ilan etmesine rağmen sayın Aydın valisi Erol Ayyıldız'ın "Hala Jeotermal akışkanların kanser yaptığını ilan edene herkes güler" şeklindeki ifadesini Aydın Tabip Odası olarak anlamakta ve kabul etmekte zorlanıyoruz.
Fakat Aydın Tabip Odası olarak şunu kesinlikle söyleyebiliriz. Belki bu tespitlere gülen her hangi biri çıkabilir ama Aydın kamuoyu şunu kesinlikle bilmelidir ki bu gülen kişi mutlaka kanserli olarak ancak gülebilecektir.
Jeotermal akışkanlar ile termal sularını bir tutup halkı yanlış bilgilendirmek, bilimden ve gerçeklikten uzaktır. Bu "Hamam ile Jeotermal santrali bir gören" anlayış şeklidir.
Bizler bu ifadeleri "mutfak tüpü ile nükleer santrali bir gören","azıcık radyasyonlu çay sağlığa iyidir" anlayışının devlet yönetiminde devamı olarak görüyoruz.
işte bu devlet ve yönetim anlayışı nedeni ile Türkiye'de çevrenin etkisi kanser oluşumunda dünya ortalamasından 700 kat daha fazla olmaktadır.
Gülmekte ısrar edenleri ise şifa niyetine bir damla Jeotermal akışkan içmeye, banyo değil parmaklarının ucunu bu akışkana sokmaya veya Jeotermal buhar altında 1 dakika buhar banyosu yapmaya davet ediyoruz.
Kamu yönetimlerinde kamunun yani halkın çıkarları önceliklidir. Devlet ve devlet yöneticileri kamunun çıkarlarını öncelikle korumakla yükümlüdür.Çünkü varlık sebepleri budur.Jeotermal santral kurulması için daha önceleri ÇED gerekli iken Jeotermal yasası ile bu gereklilik TBMM'de ortadan kaldırıldı ve yetki valilere verildi.Ne hikmetse valiler bu yetkiyi %95'in üstünde hep Jeotermal santrallerden yana kullanmışlar,yani ÇED gerekli değil demişlerdir.Yine Jeotermal yasası ile Kamulaştırma yetkisi bakanlar kurulundan Enerji Piyasa Denetleme Kurulu'na devredilmiştir.Yani bakanlar kurulu bu konularla ilgili yasa çıkarma yetkisini jeotermal santral işletmelerine terk etmiştir.
İşte bu Türkiye gerçeğinden dolayı devletin bir emriyle "Hamamla Jeotermal santral bir oluyor" kanser yok oluyor, insanların ölmesi yasaklanabiliyor.
Aydın Tabip Odası olarak tekrarlıyoruz;
Aydın'da kanserler, ölümler, hastalıklar Türkiye ortalamasından çok daha fazla artmaktadır. Bu artışta çevresel faktörlerden biri olan Jeotermal akışkanlar Aydın'da su-hava-toprak kirliliği yaparak önemli rol oynamaktadır. Bu bilimsel bir gerçektir.