• Aydın19 °C

Ali NARİN / Köşe Yazarı

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Ali NARİN / Köşe Yazarı

Yoksulluk ve Engellilik

22 Ocak 2012 Pazar 18:35

Geçenlerde haber merkezlerine düşen bir haber herkes gibi benimde dikkatimi çekti. TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) verilerine göre ülke nüfusunun %46’sı geçim sıkıntısı yasamaktadır. Yani, yoksul. Bu çok büyük bir rakam. Ülke nüfusunun neredeyse yarısı geçim sıkıntısı çekiyor. İktidar ne düşünüyor bilmiyorum, ama söylediklerine bakılırsa her şey mükemmel. Büyük işler başarılmış. 
Ne yazık ki, halka özürlüye yansıyan bir şey yok.Görme özürlü bir üyem  şu sözü manıdar  ”Yoksulluk bilerek gizlenmektedir.” 
Şimdiye kadar yaptığımız söyleşilerin özetini söylemek gerekirse, ülkede yasayan vatandaşlarımızın ekonomik durumunun TÜİK’in verilerinden aşağı kalır yanı yok. Sabit gelirliler ay sonunu getirebilmek için cambazlık yapıyor. Dar gelirliler, dualarına göz yaşlarını katık ediyor. Gelir seviyesi iyi olanlar, daha iyi olması için yeni stratejiler geliştiriyor. 
Mili Gelir kişi başı dolar bazında artı deniyor ama bana sana, yani insana yansıyan bir şey yok. Fakir hala fakir. Durumunda bir iyileşme olmadı. 
İşsizlik %9 olduğu, tek haneye düştüğünü söylüyorlar amam  gizli işsizlikle birlikte bu rakamın %14 civarında olduğu konuşulmaktadır. Yeni istihdam alanları yaratılmadı. Fabrikaların sayısı arttı diyen var mı? Ekonomi raporlarına baktığımızda bunu maalesef göremiyoruz. Ortadoğu da ki sosyal patlamalarda ülke ekonomisine ağır yükler getirdi, şimdi durum bundan daha kötü bir hal alacak. 
Bu ekonomik olumsuzluktan en çok etkilenenlerde hiç şüphe yok ki, dezavantajlı guruplardır. Ülkede yasayan, özürlüler, kimsesizler, yaşlılar… Özellikle kırsal kesimde,  Anadolu’nun en ücra köşelerinde durum içler acısıdır. 
Durumu çok iyi özetleyen Anadolu da ikamet eden Dolunay Derneği Başkan Yardımcısı ve Engelliler Birim Başkanı Faruk Ocak beyin yazısından birkaç satır aktarayım. Bu durumun ne kadar vahim olduğunu ortaya koyuyor. 
“Ülkemizde engellilerin sorunları hak ve hukuk temelli bir güvenceye kavuşturulmadığı gibi kalıcı bir politika oluşturulmamış ve günümüze kadar hiçbir hükümet tarafından yeterli oranda ilgiye mazhar olamamıştır. Şehrimizde engellilerin yaşadıkları en önemli sorunlar, gerekli ve yeterli sağlık ve rehabilitasyon hizmeti alamamak, yaşamlarını kolaylaştıracak araçlara sahip olmalarındaki zorluklar, mimari engeller, ulaşım araçlarını kullanamamak, istedikleri yere ulaşamamak, zorlukların onu dışlamasından dolayı eve kapanmak, eğitim alamamak ve üretim sürecine katılamamak…
Oysa engelli bir bireyin tam anlamıyla toplumla bütünleşmesi ve toplum içerisinde üretken ve başarılı olabilmesi, çocukluktan itibaren eğitim alabilmesine bağlıdır. Bu nedenle diğer insanlara sağlanan eğitim olanaklarının aynı oranda engelli bireylere de sağlanması gereklidir. Oysa bizim ilimiz ve çevre illerimizde çok az bir kısmı eğitim olanaklarından faydalanabilmektedir. Bu olumsuz durum engelli kardeşlerimizin eğitim hakkını ve bu hakkın kullanımını engellemekte, toplum içersinde üreten bir birey olmaktan çıkarılarak, tüketici birey olmalarına ve soyutlanmalarına sebep olmaktadır. Başka bir deyişle de kendi kaderlerine terk edilmeleri kaçınılmaz bir gerçektir.
Bu belirttiklerim, engelli bir bireyin eğitimi için gerekli olan, hatta olmazsa olmazlarıdır. Fakat şöyle dönüp birde, yoksullukla boğuşan İlimizde yaşayan engelli arkadaşlarımızın ve ailelerini baktığımızda durumun gelişmiş şehirlerimize göre çok daha vahim olduğu görülmektedir.
Akraba evliliği, bakımsızlık, kontrolsüz bir gebelik dönemi geçirme, doğum anında yaşanan problemler vb. gibi birçok sebepten engellilik oranları da çok yüksek olan ilimizde engelli olmak çok daha zordur. Aile eğitimsiz, çocuklarının engelli olduğunun çok geç farkına varmış. Aile farkına varmış olduğu süreçte, geleneklere ve törelere bağlı bir yaşam, ailede kabullenememe, utanma hatta anneyi suçlama, çocuklarını eve kapatıp, toplum içerisine çıkarmama gibi, ailevi sıkıntılar yaşanıyor, Yoksulluk oranı çok yüksek ve sağlık güvenceleri yok, engellinin tıbbi tedavi süreci başlayamıyor.
Her bölgede, yada köylerinde değil özel eğitim, normal okul bile yok. Özel Eğitimin ne olduğu bile bilinmiyor. Hadi okul da var. Birkaç km uzaklıkta ama kışın bir kar yağar, yol kapanır, Normal çocuklar okula gidemezken bir engelliyi siz düşünün artık. Teknoloji sadece televizyondan ibaret. Ama kaç tane engelli programı var ki aydınlanabilsinler. Çok nadir de olsa, ayda bir iki program yapılıyor. Anadolu kadını, engellinin annesi, evde kapalı bıraktığı yavrusu aklındayken, tarlasıydı, bahçesiydi, hayvanlarıydı, çamaşırıydı derken nasıl akşam olmuş o yorgun bedeni, yüreği yorulmuş ve çocuğu koynunda uyuyakalmıştır. Bu fedakar anne ne zaman televizyon izlesin. Sabah gün ışığıyla birden tekrar uyanmak zorunda olduğunu bile bile. 
Sayın büyüklerim, böylesi zor yaşamları bizler halen çağdaş yaşamın içinde barındırıyoruz. İşte sadece ilimde değil Anadolu’nun tün illerinde engelli olmak sizce de çok daha zor değil midir? Bir an önce bu sorunlara çözüm bulmamız gerekmektedir ki; bu sorunları artık gülerek geçiştirme zamanı çoktan geçmiştir.”

www.aydinozel.com Köşe Yazarı Ali NARİN

Bu yazı toplam 1613 defa okunmuştur.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
    Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Aydın Özel | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0544 8148480 | Haber Yazılımı: CM Bilişim