Hüseyin GÜNDÜZ : Bazı Şeylerin Cevabı Zamanla Anlaşılacak +-
AydınÖzel Gazetesi Muhabiri Sedat ÜNLÜ CHP Söke İlçe Başkanı Hüseyin GÜNDÜZ İle Çok Özel Röportaj Gerçekleştirdi
Sedat ÜNLÜ : Hüseyin bey öncelikle kendinizden bahsedermisiniz. Nerelisiniz, nerede doğdunuz, hangi eğitimleri aldınız?
Hüseyin GÜNDÜZ : Ortaklar Öğretmen Okulunu Bitirdim
Ben Söke’liyim. Daha önce Söke’ye bağlı olan Akköy diye bir bucak vardı. Şimdi orası Didim’e bağlı.Orada doğdum, ilkokulu orada okudum, sonra ortaklar öğretmen okuluna gittim.1974 yılında ilkokul öğretmeni olarak oradan mezun oldum. Bir kısmı Ordu’da, bir kısmı da Aydın’ın Söke ilçesinde olmak üzere toplam 7 yıl ilkokul öğretmenliği yaptım. Ondan sonra 12 Eylül’de sıkı yönetim yasasıyla görevden alındım. Sonradan ticari hayata atıldım ve bugünlere geldik. Evliyim iki cocugum var. Eşimde öğretmen. Çocuklarımın ikisi de evli, iş güç sahibi.
Sedat ÜNLÜ: Öğretmenlikten sonra hangi meslekleri yaptınız?
Hüseyin GÜNDÜZ : Kooperatif Yönetiminde Bulundum
Köylü çocuğu olduğum için köyde tarla ekip biçelim dedik ama olmuyor. Akköy’deki işler Söke'den olmuyor. Sonra marketçilik yaptım. 4-5 yıl sonra eşim kız meslek lisesi giyim konfeksiyon öğretmeni olduğu için konfeksiyon atölyesi açtık. Konfeksiyonculuk yaptım 6 sene. Sonra konut koperatifçiliği yaygındı o doksanlı yıllarda. Çevrenin ısrarıyla koperatif yönetiminde bulundum ve oradan inşaat sektörünü öğrendim.
Hüseyin GÜNDÜZ : Bugünkü Saygınlığımı O Günkü Güzel Örneklere Borçluyum
Ve bu bölgede bu anlamda,hilesiz hurdasız, soygunsuz sömürüsüz, iyi ellerde kooperatifçiliğin nasıl olduğunu, tüm Söke, Didim, Kuşadası halkına oralarda yaptığım sitelerle gösterdim. Bugün toplum içindeki bu statümü, saygınlığımı,oraya, özellikle oradaki güzel örneklere borçluyum.
Sedat ÜNLÜ: Siyasi hayatınız ne zaman başladı?
Hüseyin GÜNDÜZ : Öğretmen Okullarındaki Ortam Etkin Oldu
Siyasi hayatım şöyle başladı. Benim aile çevrem abilerim Adalet Parti'lidir. Öğretmen okullarında o kadar güzel bir ortam vardı ki, oradan vatansever çıkılır, yurt sever çıkılır, oradan ülkesini seven ,küçüklerini koruyan, büyüklerini sayan, ülke menfatleri ve toplum çıkarları için ne gerekiyorsa ona sahip olan bir insan olarak çıkılır. O zamanlar, 18-19 yaşlarında, yardımseverlik duygularıyla yetiştik. Haliyle bu durum insanda ister istemez toplumcu,yardımsever bir karakter ve ahlak yapısı ortaya çıkarıyor. Ve tabi dürüst olmayı öğretiyor.
Hüseyin GÜNDÜZ : Sol Demek Emek Demektir
Dürüst olmakla helal kazanç paralllellik arz eder. Alın teri ile kazanmak dürüst olmanın gereğidir. Aslında bunlar birbirini tamamlayıcı unsurdur.Bugün belki yanlış biliniyor. Sol demek emek demektir. Sol demek alın teri, göz nuru,helal demektir. Dolayısı ile o ortam içinde kendiliğinden yurtsever bir yapı gelişmiş ki öğretmen olduktan sonra Aybastı’ya gitmiştim. Orada TÖBDER var mı sormuştum. Tüm öğretmenler yardımlaşma ve dayanışma derneği yani. Orada şubesi varmış. Oraya gittim ve üye oldum.
Hüseyin GÜNDÜZ : Köyleri Öğretmenlik Yıllarımdan Bilirim
İki yıl Fatsa Aybastı arasında Kabataş adında bir kasaba vardı. Şimdi orası ilçe oldu. Orada görev yaptıktan sonra Aydın’a geldim. Aydın’da da Söke'li olduğum için Bağarası’nın Sayrakçı Köyü’ne vermişlerdi. Köyleri de biraz o öğretmenlik yıllarımdan bilirim. Sonra da 12 Eylül öncesi Maraş olaylarını protesto etmek için öğretmen boykotuna katılmıştım. Ve ceza aldık. O ceza, sıkıyönetim kanalıyla meslekten ihraç edilmeme neden oldu.
Hüseyin GÜNDÜZ : İnsanlar Ektiğini Biçiyor
Ben şu anda hakem heyetinde görev yapıyorum. Vergi dairesinde takdir komisyonunda görev yapıyorum. Ticaret odasında meclis üyesiyim aynı zamanda. İnsanlar buralara öyle yerden biter gibi gelmiyor. Buralar seçimlerle gelinen yerler olduğu için belli bir saygınlık gerektiriyor. İnsan ektiğini biçiyor esasında. Ekmişsen biçiyorsun. Buralara farklı geliş şekilleri olsa da bu istisnadır.
Sedat ÜNLÜ : Şimdi ülke gündemi malumuz anayada değişikliği. Bu konudaki düşünceleriniz nelerdir?
Hüseyin GÜNDÜZ : Böyle Bir Ortamda Böyle Bir Sürecin Yaşanması Üzücü
Gerçekten içte ve dışta barış sağlanmış değil. Dışarıda askerlerimiz Suriye Irak topraklarında. Böyle bir ortamda böyle bir sürecin yaşanması üzücü bir durum. Ama maalesef parlementodan geçti. Ve halka gidecek. Nisan ayı içerinde bir referandum süreci yaşayacağız herhalde.
Hüseyin GÜNDÜZ : Osmanlı’da Padişahların Tutumuna İyi Bakmak Lazım
Şimdi Osmanlı dönemi kuruluş, yükselme, duraklama, gerileme ve yıkılma gibi evrelerden geçmiş. Dönemler iyi incelendiğinde padişahlıkla yönetildiğimiz için padişahların tutumuna iyi bakmak lazım. Yıkılışa götüren nedenler içerisinde padişahların fevri ve isabetsiz kararlarının etkin olduğunu görüyoruz. Bu nedenden o dönemin aydınları Namık KEMAL ve benzeri aydınlar bu gidişatı ülke yararına dönüştürmek için birtakım girişimlerde bulunmuş ve 1876’da Tanzimat Fermanı imzalanmış. Yani 1. Meşrutiyetle padişahın birtakım yetkileri millete verilmiş. 1908’de onun bile yeterli olmadığı görülmüş 2. Abdülhamiti’i tahtan indirip 2. Meşrutiyet ile yetkiler padişahtan alınıp daha fazla millete verilmiş.
Hüseyin GÜNDÜZ : Bugünkü Demokratik Teamüllerle Çelişen Bir Durum
Yani bundan 140 yıl önce tek adamdan alınan yetkilerin millete verilmesi sözkonusu iken 140 sene sonra yetkilerin milletten alınıp saraya ya da tek adama verilmesi ,bugünkü demokratik teamüllerle ve demokratik işleyişle çelişen bir durum. 1923’te Cumhuriyet kuruldu. Ne koşullarda kurulduğu malum. O gün her yer işgal altındayken ve manda tartışmaları yapılırken Atatürk ve çevresindeki kadro yurtsever bir çıkışla ülkede kurtuluş meşalesini yakmış. Ve kurtuluş savaşını başlatma kararı verilmiş. Her yer işgal altında. Teknoloji, silah,para ve hatta ayağımıza giyeceğimiz çarık bile yok. O koşullarda atalarımız kanını dökmüş, canını vermiş 9 Eylül’de düşmanı denize dökmüş. Ve oradan Cumhuriyet doğmuş. Bunun kıymetini bilelim.
Hüseyin GÜNDÜZ : Demokrasinin Kıymetini Yeterince İdrak Edememişiz
O cumhuriyet 1924 Anayasası’ndan sonra değişik anayasalar da bu ülkede olmuş. Ama gerçekten ülkede anladığımız anlamda tüm kurum ve kurallarıyla işleyen bir bir parlamenter sistem hiçbir zaman için hakim olamamış. Ya bol gelmiş ya dar gelmiş. Uygulatılamamış. Biz bir Avrupa ülkesi olmadığımızdan, burjuva devrimi yani sanayi toplumu olamadığımızdan, feodal bir yapı, adet ve gelenekleri süregeldiğinden, Osmanlı’dan kalan mir’i devlet düzeni devam edegeldiğinden demokrasinin kıymetini, önemini yeterince idrak edememişiz. Edemeyiz de.
Hüseyin GÜNDÜZ : Parlementer Sistemin Önüne Hep Takoz Konmuş
Kurtuluş savaşı koşullarında millet zaten köylerde yaşıyordu. Yaşam kırsalda, cehalet dizboyu. Eğitim kurumları yok. Öyle bir ortamda demokrasinin kolay kolay yer bulması kolay değil. Onun için yukarıdan aşağıya birtakım düzenlemelerle , ülkenin kalkınması ve çağdaşlaşması için birtakım tedbirler alınmış, yasalar çıkarılmış ama toplum buna hazır olamadığı için toplum nezdinde de karşılığını bulamamış tabi bunu ülkedeki ağa,eşraf gibi oligarşik yapıdan medet uman ve oradan beslenen kesimler kullanmış. Ülke yararına değil zararına bir takım kararlarla, ülke yönetimi parlamenter sistemin tüm kurum ve kurallarıyla işler bir hale gelmesi yerine hep takoz konmuş.
Hüseyin GÜNDÜZ : Bunun Adı Başkanlık Sistemi
Doğru dürüst işletilmeyen bir sistem malzeme yapılarak başkanlık sistemine geçiş gibi özentilere girdiğimizi görüyoruz bugünlerde. Şimdi bakın bir seçim oluyor. %100 demokratik olmasa da millet sandığa gidiyor ve bir tercih yapıyor. Ve temsilen milletvekillerini Ankara’ya gönderiyor. Ülkeyi yöneten bir takım yasaları parlemento yapıyor. Şimdi bir cumhurbaşkanımız var bir de başbakanımız var. Oluşacak başkanlık sisteminde,adı cumhurbaşkanlığı ama kesinlikle cumhurbaşkanlığı ile alakası yok. Bunun adı başkanlık sistemi.
Hüseyin GÜNDÜZ : Başkanı Seçtiğin An Herşeyi O Seçiyor
Başkanı seçiyorsun. Bakın başkanı seçtiğin an, herşeyi o seçiyor. Emniyeti o belirliyor, orduyu o belirliyor, yargıyı o belirliyor, yasamayı o belirliyor. Yasama tamamen sembolik. Çünkü cumhurbaşkanının kanun hükmünde kararnamelerle yönetme yetkisi var.
Hüseyin GÜNDÜZ : Türkiye’nin Üniter Yapısına Uygun Değil
Şimdi meclis başkanı var. O zaman meclis başkanı ne yapacak . Yasama organının ciddi bir fonksiyonu kalmıyorsa 550 milletvekilinden niye 600 milletvekiline çıkıyor. Bu millet bu paraları yolda mı buluyor. Milletin ekonomik durumu da gittikçe kötüleşiyor. Bunun yanında seçilme yaşı da 18’e düşüyor. Bütün bunlar göstermelik. Başkanlık sistemi, kesinlikle Türkiye’nin üniter yapısına uygun bir yapı değil.
Sedat ÜNLÜ : Bu süreçte Söke’de ne gibi çalışmalar yapacaksınız?
Hüseyin GÜNDÜZ : Yetkilerin Milletten Alınıp Saraya Verilmesi Doğru Değil
Biz Söke’ de genel merkezin hazırladığı proğram doğrultusunda Cumhuriyet’ in ve kazanımlarının elden gitmemesi için, laik yaşam tarzının elden gitmemesi için çalışacağız. Zaten parti amblemi kullanmayacağız. Çünkü bu bir seçim değil. Bu bir rejim tercihi. Tüm millici kesimlerle tüm cumhuriyetçi kesimlerle birlikte hareket etmek istiyoruz. Yetkilerin milletten alınıp saraya verilmesi doğru değil.
Hüseyin GÜNDÜZ : Tek Adam Yönetimine Hayır Diyeceğiz
Ülkede dini görüşü olan birisi çıkıp şeriatı da, laik düzeni de çok rahat konuşabiliyor. Neden konuşabiliyor? Demokratik , laik, sosyal bir hukuk devleti tam kurum ve kurallarıyla beraber işlememesine rağmen konuşabiliyor. Ama sen şeriatın hakim olduğu, şeriatla yönetilen bir ülkeyi düşün . Kalkıp orada bir kadın veya erkek onun aleyhinde tek söz edebilir mi ? Edemez. Edemediğini zaten dünya ülkelerinden görüyoruz. O zaman kıymetini bilelim. Yani demokrasinin erdemlerinin kıymetini bilelim. Onun için hayır diyeceğiz. Tek adam yönetimine hayır diyeceğiz. Milletten yetkilerin alınmasına hayır diyeceğiz. Demokrasinin dahi iyi gelişmesi daha baskıcı bir takım yönetimlerin olmaması için hayır diyeceğiz. Bunu çoğaltabiliriz.
Sedat ÜNLÜ : Ülke siyasetinden biraz da yerel siyasete gelelim müsadenizle. Aydın Büyükşehir oldu. Yeni sistem yeni düzenlemeler geldi. Bu bağlamda Büyükşehir’in Söke’ye hizmetlerini yeterli buluyormusunuz?
Hüseyin GÜNDÜZ : Belediyelerin Bütçesi Azaldı
30 Mart’tan sonra 3 yıldır Büyük Şehir yasası var. Bu ilk 5 yıllık dönem herhalde bir intibak dönemi olarak geçecek diye düşünüyorum. 2 sene önceye baktığımızda şimdiye oranla daha iyi oturduğunu görüyoruz. Büyükşehir yasasıyla ilçe belediyelerinden birtakım yetkiler alındı. Askı, kanalizasyon, otopark vb. gibi hizmetler büyük şehrin hizmetinde kaldı. İlçe belediyeleride kendi bünyesindeki metropol içindeki mahallelere hizmet verirken kasaba ve köyleride içine alarak onlarda mahalle statüsü kazandığı için bir hizmet vermeye çalışıyor. Tabi ilçe belediyelerinin bütçesi de azaldı. Örneğin Söke daha önce 8 mahalleye 100 lira hizmet veriyorken şu an 50 lirayla 49 mahalleye hizmet verir duruma geldi. Büyükşehir yasasında bu tür eksikliklerin yasa olarak ele alınıp düzenlenerek biraz ilçe belediyelerinin ekonomik anlamda güçlendirilmesi gerekir diye düşünüyorum.
Sedat ÜNLÜ : Büyük şehrin Söke’ye hizmetleri ne şekilde oluyor?
Hüseyin GÜNDÜZ : AYBA Sosyal Hizmetleri Gayet Güzel Yürütüyor
Rutin işler zaten yapılıyor. AYBA sosyal hizmetleri gayet güzel yürütüyor. Hizmet anlamında herhalde kendine özgü bir planlaması var. 2 yıl var daha seçimlere. O plan dahilinde Söke ile ilgili programında olan hizmetlerinin yavaş yavaş ağırlık kazanacağını umuyorum.
Sedat ÜNLÜ : Söke belediyesini başarılı buluyor musunuz?
Hüseyin GÜNDÜZ : Bu Olanaklarla Başarılı Buluyorum
Söke Belediyesi’ni veya başka bir belediyeyi başarılı bulup bulmamak biraz bu dönemi atlatıp ikinci dönemide yaşadıktan sonra daha iyi anlaşılır. Toplumda şöyle bir beklenti var. Eskiden şöyle oluyordu eskiden böyle oluyordu. Söke’ den örnek vereyim eskiden belediyenin 100 lira bütçesi vardı. 8 mahalleye 70 bin nüfusa hizmet veriyordu. Şimdi o bütçe 50 – 60 liraya düşmüş. 8 mahallenin dışında 7 belde 34 mahalle olan köyler de devreye girmiş. Çavdar’ dan Doğanbey’e kadar geniş bir interlanta hizmet verir hale gelmiş. Ve gördük ki şu 3 yıllık dönemde özel idare döneminde, il genel meclisi döneminde o köyler, köy muhtarlığının yetkisi daha fazla olduğu halde bir hizmet alamadı. Yollar ve su düzgün düzenli değildi. Yok yapılmamış yani. Hep senden talep ediyor. Çok ihmal edilmiş .
Hüseyin GÜNDÜZ : Söke Belediyesi’nin Gelirler Yarıyarıya Düştü
Beldelerden de Söke belediyesine çok borç geldi. 21 trilyon yanılmıyorsam bir borç geldi. O kadarda personel yükü geldi. Kuşadası’ nın 2 beldesi var. Davutlar ve Güzelçamlı. Didim’in Akbük ve Yeniköy. Söke’ nin 7 tane. Şimdi iki beldeden gelen personel, 7 beldeden gelen personel karşılaştırılırsa durum anlaşılır. Bir belediyede hiç olmazsa fen işleri var. Muhasebe var. Temizlik işleri ve zabıta var. Yani hepsinden üçer beşer çalışan olsa 20 – 25 kişi yani bu kadar personel yükü geldi. Borç yükü geldi. Gelirler yarıyarıya düştü. Hizmet veriyorsun.
Hüseyin GÜNDÜZ : Bazı Şeylerin Cevabı Zamanla Anlaşılacak
Söke ayrıca Aydın ilçeleri içinde yüzölçümü en büyük ilçe. Böyle zorluklar yaşıyoruz. Söke Belediyesi’ni bu olanaklarla başarılı buluyorum. Kendimde meclis üyesiyim aynı zamanda. Ama bu ne zaman anlaşılacak? İkinci dönem seçimlerden sonra; ikinci dönem hizmetleri ile bu dönem hizmetleri karşılaştırıldıktan sonra ancak gerçek ortaya çıkabilecek. Yani bazı şeylerin cevabı zamanla anlaşılacak.
Devam Edecek...
Röportaj : Sedat ÜNLÜ
- Aytepe Mesire Restaurant’ta 14 Şubat Coşkusu
- İnci Restorant'ta Sürpriz Evlilik Teklifi
- Yılmaz Tilki Nişan Gecesi
- Erzurumlular Derneği Başkanının Mutlu Günü
- 1
- 2
- 3
- 4
- 5
- 6
- 7
- 8
- CHP İl Başkanı Hikmet SAATÇİ Açılış Konuşması
- CHP'li Vekil Erdoğan ÖZYALÇIN'ın Konuşması
- CHP li Vekil Gaye USLUER'in Konuşması
- Cem AKBUDAK Koalisyon'un Neden Kurulmadığını Anlattı
- 1
- 2
- 3
- 4
- 5
- 6
- 7
- 8
Tel : 0544 8148480 | Haber Yazılımı: CM Bilişim