• Aydın17 °C
Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Levent İLTER :  Bugünkü Tartışmaların Kaynağı 2007 Yılına Dayanıyor +
18 Mart 2017 Cumartesi 01:18

Levent İLTER : Bugünkü Tartışmaların Kaynağı 2007 Yılına Dayanıyor +

AydınÖzel Gazetesi Muhabiri Sedat ÜNLÜ Didim MHP İlçe Başkanı Levent İLTER İle Çok Özel Röportaj Gerçekleştirdi

AydınÖzel Gazetesi Muhabiri Sedat ÜNLÜ Didim MHP İlçe Başkanı Levent İLTER İle Çok Özel Röportaj Gerçekleştirdi

Sedat ÜNLÜ : Levent Bey sizi biraz tanıyabilir miyiz?  Nerelisiniz,nerede doğdunuz,hangi eğitimleri aldınız?

Levent İLTER : 1986 Yılında Hava Kuvvetlerine Katıldım

1968 yılında Didim’de doğdum. İlköğretim ve Ortaöğretimi Aydın’da bitirdim.1986 yılında Hava Kuvvetleri’ne katıldım. Ve 2009 yılında Türk Silahlı Kuvvetleri’nden emekli olarak memleketim olan Didim’e döndüm. Mensubu olduğum Milliyetçi Hareket Partisi saflarına emekliliğimin akabinde katılarak siyaset hayatına başladım.

Levet İLTER : 2014 Yılında MHP Didim İlçe Başkanlığına Seçildim

2014 yılında Didim MHP belediye başkan adayıydım. O süreçi tamamladık. Onun öncesinde parti içerisinde yönetim kurulu, ilçe sekreterliği vazifelerim yanı sıra Didim Ülkü Ocakları Eğitim Masa Başkanlığı görevlerini icra ettim. 2014 Aralık ayında yapılan ilçe kongresi ile ilçe başkanlığına seçildim. Ve o günden bugüne kadar da ilçe başkanlığı görevine devam ediyorum.

Sedat ÜNLÜ : Göreve geldiğiniz zamandan günümüze kadar neler yaptınız?

Levent İLTER : Didim Yurdumuzun En Güzel Beldelerinden Birisi

Hemen hemen 2013 yılından bu yana belediye başkan aday adaylığı sürecinden adaylık sürecinin kesinleşmesi ve Aralık ayı seçimlerinden sonra Didim’de MHP’nin yerel iktidarının sağlanması adına çok büyük çalışmalara imza attık. Halkımızla kucaklaştık, ülke gerçeklerini ve  Didim gerçeklerini anlattık. Bilindiği üzere Didim Batı Anadolunun uç noktasında, tarihi ve kültür miraslarına sahip olan denizi ve doğal tabiat güzellikleri ile son derece müstesna bir cennet beldesi. Yurdumuzun en güzel beldelerinden bir tanesi.

Levet İLTER : Yerel Yönetimler Didim’i Hakettiği Konuma Getiremedi

Fakat takdir edersiniz ki bu güzelliklerin hakkının verilmediği, yerel yönetimler eli ile kötü idare edildiği, bu bölgenin içerisinde yani Aydın ilimizin iki sahil kenti bulunmakta. Bunlar Didim ve Kuşadası’dır. Didim haketmiş olduğu saygın konuma bir türlü getirilmemiş durumda. Bunu da yerel yönetimlere bağlıyoruz. Yerel yönetimler de son 6 döneme baktığımızda 2 dönem Anavatan, 4 dönemdir de Sosyal Demokrat belediyecilik anlayışıyla idare edildiğini görmekteyiz.

Levet İLTER : Didim İç  Göçün En Yüksek Orana Sahip Olduğu Bir Belde

Didim bu noktada kabuğunu kıramamıştır. Ülke içerisindeki turizm pastasından yeteri kadar nasibini alamamış bir durum içerisindedir. Şunu da ifade etmek lazım; Didim kıyı bandında iç göçün en yüksek orana sahip olduğu bir turizm beldesi. Bu iç göçün de artması ile beraber bir rantiye anlayışı, inşaat sektöründeki hızlı gelişme, çarpık kentleşmeyi de beraberinde getirmiş durumda. Yerel yöneticiler de bu rantiyeden nasiplemiş, Didim’in gerçek ihtiyaçlarını sosyal anlamda, sosyal donanımlar anlamında ihtiyaçlarını göz ardı ederek rantiye gerçekliği üzerinden yürümüşler.

Levent İLTER : 1960’lı Yıllarda Olan Sinema 2000’li Yıllarda Yok

Didim en büyük sorunu çarpık kentleşme. Yani bugün birtakım alt yapı yatırımlarını yapmış olsa da sonuçta üst yapı da sosyal donatılar anlamın da son derece kısır bir durumda. Benim çocukluğumda yani 60’lı yıllarda  Didim’de yazlık ve kışlık  varken  2000’li yıllarda malesef bir sinemamız dahi bulunmamakta. Bunun yanında bir tiyatro merkezi ve kültür sanat merkezinin olmayışı, insanların günlük stresini atacağı sosyal mekanların olmaması gibi sayabileceğimiz birçok eksikliğin hala devam etmesi en büyük sorun olarak karşımızda.

Levent İLTER : Belediyecilik Hizmeti Sadece Yola Sıcak Asfalt Dökmek mi?

Bugün belediyecilik hizmetleri sadece parke taşı döşemek, sıcak asfalt dökmek midir? Bunun üzerinden yerel yönetimler prim yapmaya çalışıyorlar veya küçük küçük parklarla, park meselelerini çözdüklerini iddia ediyorlar. Bugün medeniyet dediğimiz kent modellerinin nasıl olması gerektiğini, asgari ölçüsünün ne olması gerektiğini az çok hepimiz biliyoruz. Bunun için çok uzman olmaya gerek yok. Şöyle bir etrafımıza baktığımızda bir Kuşadası’na, bir Bodrum’a baktığımızda dahi görebiliriz.

Levent İLTER : Didim’e Hakettiği Değeri Vermek İçin Çok Çalıştık

O bakımdan bizler de bu yerel yönetimde ülke genelinde görev yapmış olduğumuz değişik vilayetlerimizde,yörelerimizde, çalışmış olmamızdan kaynaklanan bilgimizi, birikimimizi, görgümüzü, kültürümüzü, doğmuş, büyümüş olduğumuz Didimimize aksettirebilmek, sahip olduğu, hakkettiği, saygınlığı kazandırabilmek ve bir marka değeri haline getirebilmek adına MHP bir mensubu olarak sadece genel siyasette iddialı olmak anlamında değil, yerel siyasette de  MHP kadrolarında ihtiyaç olduğu gerekçeleri ile çalışma arkadaşlarımızla birlikte, yerel seçimlerde can siperhane, fedakarca çalıştık, gayret ettik.

Levent İLTER : MHP Didim Siyasetinde Son Derece İddialı

Şunu ifade etmek isterim. 1980 yılından bu yana geçen süre içerisinde 2014 yılı seçimlerine kadar kayda değer bir başarı gösterememiş olan partimizi % 23 oy oranına çıkararak belediye başkanlığı seçimlerinde iddialı olduğumuzu tüm kamuoyuna gösterdik. Ve ilk defa son 40 yılda 6 meclis üyesi arkadaşımızı Didim Belediyesi meclis üyesi olarak görevlerine başladılar.dolayısıyla MHP yerel siyaset anlamında Didim siyaset sahnesinde son derece iddalıdır. Ve önümüzdeki yerek seçimlerde inşallah bu yarım kalan işi de tamamlayacaktır; yani başarıya ulaşacaktır. Bunun gayretindeyiz.

Sedat ÜNLÜ : Sizce  Büyükşehir Yasası Didim’e neler kattı, bu anlamda Didim Büyükşehir’den hizmet alabiliyor mu?

Levent İLTER : Kaynakların Aktarıldığı Ölçüde Hizmet Alınamıyor

Büyükşehir yasası sadece Didim’de değil diğer tüm ilçelerimizde de olumsuzluklar yaşatmıştır. Bu anlamda ilçemizin gelirleri ve giderlerine baktığımızda  kaynaklarımızın büyükşehire aktarılılan miktarına baktığımızda  kaynakların aktarıldığı ölçüde hizmet olarak geri dönüş alınamadığı düşüncesindeyim. Hizmetlerin aksadığı, tıkandığı yönünde düşünceye sahibim. Büyükşehir yasası Aydın’ımıza yaramamıştır. Verdiğimiz ölçüde hizmeti, Büyükşehir’ den alamadığımız düşüncesi sadece benim değil, tüm Didim halkının da düşüncesidir.

Levent İLTER : Büyükşehir Yasasından Memnun Değiliz

 Bugün bazı köylerin Büyükşehir yasası ile mahalleye dönüşmesiyle beraber 16 mahallemiz var. Bu noktada köylerin taşınmazlarının, iş makinelerinin bir takım varlıklarının da belediyelere devri söz konusu olduğu için, daha önce yerinde hizmet eden muhtarlık imkan ve kabiliyetlerinin belediyelere devrinden sonra  merkezde de hizmetler yeterli değil ama köylerimizin tamamen ihmal edildiği düşüncesi hakimdir. Mahalleye dönen köylerimize çivi çakıldığını söylemek zordur. Yani Büyükşehir yasası hizmetlerinden memnun değiliz. Yetersizdir. İnşallah bu durumun ileride düzeltilerek eski sisteme dönmesi mümkün olur da, en azından mahallelerimiz veya köylerimiz kendi yaralarını sarar sarmalar. 

Sedat ÜNLÜ :Didim’e yapılan hizmet bakımından 2014 Yılından önceki dönemleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Levent İLTER :  Olumsuz Örneklerin Didim’e Taşımamak İcap Ediyordu

Büyükşehir Yasası’ndan önceki duruma baktığınızda  o  sorunun tamamen liyakat esasına göre yerel yöneticilerin seçilmemesi ve vizyonsuzluk olduğunu söyleyebilirim. O ayrı bir konu . Burada biraz evvel ifade ettim 6 dönem bu yaklaşık 30 yıla tekabül ediyor. Bu 30 yılda 4 dönem sosyal demokrat belediyecilik anlayışı, 2 dönem de Anavatan belediyeciliği gereken hizmeti yapamamıştır. Dolayısı ile ortaya bir vizyon koyamamamıştır.Sizin de takdir ettiğiniz biraz evvel söylediğiniz gibi, turizme sonradan intibak eden Didim’in, biraz sağımıza ve solumuza baktığımızda , oralarda bazı uygulamaları görüp mukayese ettiğimizde bunların olumsuz taraflarını Didim’e taşımamak icap ediyordu.

Levent İLTER :  Didim’de Sosyal Alanlar Oluşturamadık

Güzel yönlerini alıp uygulamak gerekiyordu. Şu an inanıyorum ki liyakatli ehil kadrolarca Didim idare edilseydi bambaşka bir tabloyla karşı karşıya olacaktı. Benzer sorunlar Kuşadası’nda da görülse de kötü örnek örnek değildir. İyi örnek olarak bakarsak bugün Kuşadası’nın sosyal imkanları oldukça iyidir. Bizim insanımızı mutlu edecek, bu dertlerle dolu olan sıkıntılı dünyada  orta halli vatandaşların yaşadığı bir Didim’de, -çok büyük şeylerden bahsetmiyorum- bir takım düzenlemelerle,  bu insanların yaşadığı kentten keyif alabileceği, stresini rahatlıkla atabileceği, çocuğuyla ailesiyle beraber  iş hayatının dışında vaktini geçirebileceği, kendini mutlu mesut hissedebileceği zemin ve ortamı yaratmak... işte biz bu ortamları oluşturamadık.

Sedat ÜNLÜ : Ülkemizdeki referandum sürecini Didim’deki çalışmalarla birlikte değerlendirir misiniz?

Levent İLTER : Halkımızla Birebir Görüşmeler Yoluyla Çalışmalarımıza Devam Ediyoruz

Şu anda ülkemiz çok kritik bir süreç içerisinde. Aynı anda Aydın ili içerisinde Milliyetçi Hareket Partisi Kongreler takvimi başladı. Yoğun bir tempo içerisindeyiz. Öncelikle şunu ifade edetim. Bizler bu referandum süreci başladı günden bu yana  halkımızla birebir görüşmeler yoluya, kahve toplantıları yoluyla  esnaf ziyaretleri yoluyla bilgilendirmeyi birebir icra etmekteyiz. Çok tatmin edici ve başarılı çalışmalar yapıyoruz. Kadın kollarımız da bu çalışmalara iştirak etmekte. Bunun yanısıra gerek yazılı medya, gerek görsel medya üzerinden partimizin referanduma yönelik izlediği siyaseti aktarmaya canla başla devam etmekteyiz.

Levent İLTER :  Her İki Düşüncesin Temsilcileri Özgürce Fikirlerini Tartışabiliyor

Malum bu çok kısa bir süre içerisinde  gelişmeler oldu. Fakat ben şuna inanıyorum. Gerek bölgemizde gerekse ülke genelinde olsun düşüncelerin gayet şeffaf bir ortamda , özgürce tartışılageldiğini görüyoruz. Burda doğruyu söylemek lazım her iki düşüncenin temsilcilerinin düşüncelerini toplumla paylaştığını görüyoruz. Bize gelince aslında biz bu sürecin dinamo görevini üstlendik. Bu süreç 17 Ekim 2016 tarihinde  Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet BAHÇELİ’nin bir çağrıda bulunmasıyla başlayan bir süreçtir. Ve bu noktada ülkenin acilen bir anayasa değişikliği çalışması sürecine girmesi gerektiğini. Anayasal anlamda bazı değişikliklerin yapılmaması halinde , ülkenin sistemsel krizlere gireceğini, bunun ilerisinde sistemsel krizlerin rejim  krizlerine dönüşebileceği endişeleriyle bir çağrıda bulundu. Bu çağrı iktidar partisi tarafından olumlu karşılandı. Ancak anamuhalefet partisi tarafından kabul görmedi. Bu noktada mecliste Ak Parti’nin ve Milliyetçi Hareket Partisi’nin anayasa hukukçuları tarafından bir çalışma süreci ve takvimi başlatıldı. Ve asgari müştereklerde bir anlaşma olması ile de meclise sunulması aşamasına geçildi. Ve meclisten de bu süreç başarıyla referandum sürecine doğru evrildi.

Levent İLTER :  Ülkeye Zarar Verebilecek Gelişmelerin Önüne Geçilmek İstendi

Dediğimiz gibi Milliyetçi Hareket Partisi’nin ülkenin bölünmez bütünlüğü açısından, toplumsal barış açısından samimiyetle yaptığı bir çağrıydı. Nereden bu ihtiyaç hasıl oldu, nereden bu lüzum görüldü gibi eleştirilerle de karşı karşıyayız. 15 Temmuz gibi bir travmayı geçiren devlet ve travma geçiren bir millet gerçekliği karşısında  ve ülkenin kuşatılmışlığı ile birlikte düşünürsek, içerde birlik ve bütünlüğün sağlanmasının önemi ve mevcut sistemdeki arızaların giderilmesi adına ileride mevcut halin bir rejim krizine dönerek ülkeye zarar verebilecek bazı gelişmelerin önüne geçilmek istendi.

Levent İLTER :  Bugünkü Tartışmaların Kaynağı 2007 Yılına Dayanıyor

Tabi bu işler başka bir açıdan bakarsak bir anda ortaya çıkmış şeyler değil. bu işlerin geri planında bazı gelişmeler var. O gelişmeler üzerine bugünlere geldik. Tüm kamuoyunun bildiği üzere 2007 yılında yaşanan bir cumhurbaşkanlığı krizinden bu günlere geldik. 2002 yılında %34 ile iktidar olan Ak Parti’nin 2007 yılında  o dönemin cumhurbaşkanı sayın SEZER’in görev süresinin dolması esnasında , kendi adayı  olan Abdullah GÜL’ü cumhurbaşkanı adayı göstermesi ile ve bu süreçte Sabih KANADOĞLU’nun 2006 yılının sonlarına doğru Cumhuriyet Gazetesi’nde yazmış olduğu bir makale üzerinden bir kriz yaşandı. 

Levent İLTER :  Sabih KANADOĞLU’nun  Tezi Olan 367 Şartı İle Sistem Krizi Yaşanmıştı

Sayın KANADOĞLU’nun iddiası cumhurbaşkanlığı seçilme şartı olan 367’nin aynı zamanda toplantı yeter sayısı olması gerektiği aksi takdirde cumhurbaşkanlığı seçimi yapılamayacağı düşüncesi idi. Bunu baz alarak 27 Nisan 2007 yılında  1. Turu yapılan ve 367’nin altında  kalan cumhurbaşkanlığı seçimleri Sabih KANADOĞLU’nun tezleri üzerine bu konuyu Anayasa Mahkemesi’ne götüren Cumhuriyet Halk Partisi’nin müraacatı ile ve Anayasa Mahkemesi’nin bunu tescilleyerek 367 şartını ortaya koyması ile yaşanan bir sistem krizi idi. Bu kararın neticesinde ne oldu? Birinci tur cumhurbaşkanlığı seçimleri iptal edildi.

Levent İLTER :  CHP O Dönemde Meclisi Etkisizleştirdi

Bunun üzerine Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde  bir Anayasa değişikliği maddeleri gündeme geldi.  Bu da cumhurbaşkanlığı süresinin 7 yıldan 5 yıla indirilmesi, seçilecek cumhurbaşkanının sadece iki dönem seçilebilmesi ama en önemlisi cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesinin kanunlaşarak referandum sürecine götürülmesi. İşte bunu unutmamak gerekiyor. Yani bütün mesele burada kilitleniyor. Nitakim meclisten geçen bu kanunlar 2007 ‘deki halk oylamasında  halka sorulduğunda  Türk Milleti %68 gibi bir  oyla cumhurbaşkanının halk tarafından seçilebileceğinin yolunu açtı. Bugün yaşadığımız bütün bu tartışmaların temel noktası burasıdır. Bugün Cumhuriyet Halk Partisi meclisin devre dışı bırakıldığını, tek adamlık, diktalık sisteminin geldiğini söylüyor. Peki Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin elinde cumhurbaşkanını seçebilecek bir güç var iken ve bu yüksek gücü meclisin elinden alarak, halka devretmenin yollarını açan Cumhuriyet Halk Partisi değil mi? Chp’nin bugün buna itiraz etmesi ya da meclisin etkisizleştirildiğini iddia etmesi abesle iştigal değil de nedir! Meclisin elinden cumhurbaşkanını seçme gücünü alan sizsiniz. Bugün farklı istikamette yine meclisin etkisizleştirldiğini iddia eden de sizsiniz. Burda bir çelişki var. Burada samimiyet aramıyorum, samimiyet de görmüyorum.

Levent İLTER :   Türk Siyasi Tarihinde Birçok Sistem Krizi Yaşandı

 Tabi biz bu süreçte parlamenter sistemden yana olduğumuzu Türk demokrasisine gönülden bağlı olduğumuzu, 48 yıldır Türk siyasetinde her daim demokrasiden yana olduğumuzu iddia edegelen ve siyasetimizle de bunu isbat eden bir siyasi hareketiz. Bakın Türk siyasi tarihinde dönem dönem çok krizler yaşanmıştır. Ben size birkaç örnekle ifade edeyim. Sistem krizinin Türkiye’yi hangi boyutlarda etkilediği hepimizin malumu. 1960 darbesinden 12 Mart muhtıralarını yaşayan Türkiye’den 1980 askeri darbesine  ondan sonra 28 Şubat’a, ondan sonra 27 Nisan e- muhtıralarını yaşamış olan bu Türkiye bu krizleri neden yaşadı. Az evvel ifade ettim. 20017’de birinci turu 27 Nisan’da yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminde o gece e-muhtıra yayınlanmadı mı? Biz cumhurbaşkanlığı seçiminde tarafız diye beyanat verilmedi mi? Yani askeri vesayet orada kendini göstermiştir? Bu askeri vesayet Türk milletinin kendi kendine yönetme iradesine düpedüz bir sabotajdır müdahaledir.

Levent İLTER :  1977 Yılında Yine Başbuğ Alparslan TÜRKEŞ Bir Sistem Krizine Müdahil OLmuştu

Bu bakımdan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde realitenin bambaşka düzlemlere kaydığı bir realitedir. Şimdi bu şartlar altında bu ülke 1970-1980 yılları arasında anarşinin, sol sağ kavgalarının iç kavgalara ve çatışmalara döndüğü o yıllarda, 1977 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimlerinin kilitlenmesiyle  o dönemde siyasi hasım diyebileceğimiz  Cumhuriyet Halk Partisi’nin meclis başkanını seçememesi ve bunun bir krize dönüşmesi durumunda Milliyetçi Hareket Partisi’nin Başbuğ’u  Alparslan TÜRKEŞ’in sorunu çözmek üzere CHP’nin o dönem genel başkanı Bülent ECEVİT’e çağrıda bulunarak bu noktada mutedil bir ismin ortaya konmasıyla MHP’nin meclis başkanı seçebileceğine dair kriz çözen o ilkeli siyaset anlayışının ilk örneğiNİ orada bulabilirsiniz.  

Levent İLTER :  1979 Yılında 136 Tur Oylamada Cumhurbaşkanı Seçilememiştir

O günden bugüne de buna benzer birçok örnek verilebilir. İşte o gün sistemin yolunu Başbuğ TÜRKEŞ açmıştır. Yine hatırlayacak olursanız 1979 yılında o dönemin cumhurbaşkanı Fahri KORUTÜRK’ün görev süresinin dolması üzerine bir cumhurbaşkanı seçememe krizi yaşanmış, bu süreç altı ay sürmüştür. 136 tur oylamada cumhurbaşkanı seçilememesi üzerine ülke 12 Eylül 1980 askeri darbesine maruz kalmıştır.

Levent İLTER :  1982 Anayasası’nın Ortaya Koyduğu Anayasal Sistemden Bugünlere Geldik

1982’deki o askeri darbe neticesinde  Türk milletine ve Türk devletine  asıl dikta diyebileceğimiz o cunta  anlayışının ortaya koyduğu bir anayasal sistemden bugünlere geliyoruz. Biz bu noktada  önce ülkem ve devletim sonra partim anlayışının sözde değil, özde olduğu  yani kurumsal bir irade olduğu gerçeği ile yine 2007 yılındaki bu cumhurbaşkanlığı krizinde  bu krizin o hale gelmemesi için  partimiz, o zaman meclise girerek -Abdullah GÜL’ün cumhurbaşkanlığı seçimlerinde-  meclisin cumhurbaşkanı seçebilmesinin yolunu açmıştık.

Levent İLTER :  MHP 2007 Krizinde CHP’nin Çağrısını kabul Etmemiştir

Yine vatandaşlarımız hatırlayacak olursa Cumhuriyet Halk Partisi 1. Tur oylamada meydana getirmiş olduğu krizin hale neye sebebiyet vereceğini idrak edememesi, o siyasi öngörüsüzlüğü, o siyasi miyopluğu yüzünden  tekrar meclise giren MHP’ye cumhurbaşkanlığı seçimlerine iştirak etmeme çağrısı MHP tarafından kabul görmemiş, Türk demokrasisinin işleyisi, sistemin işlemesi çarkın dönmesi adına, millet iradesinin temsil imkanının sekteye  uğramaması adına bu çağrılara kulak verilmemiştir. O noktada 2007 yılında yaşanan kriz ve akabindeki değişiklik neticesinde 2014 yılında ilk defa halk tarafından ilk defa %51 oy oranı ile seçilen Recep Tayyip ERDOĞAN bu göreve başlamıştır. 

Devam Edecek...

Röportaj : Sedat ÜNLÜ

levent-bey-ark-is.jpglevent-bey-jpeg-hal.jpg

Kaynak: Haber Kaynağı
Bu haber toplam 7224 defa okunmuştur
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
    Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Aydın Özel | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0544 8148480 | Haber Yazılımı: CM Bilişim