Nazım YILMAZ : Konseyin Amacı Gelişmekte Olan Ülkelere Psikolojik Yardım +-

AydınÖzel Gazetesi Muhabiri Sedat ÜNLÜ Ressam ve Rehber Nazım YILMAZ  İle Çok Özel Röportaj Gerçekleştirdi

Sedat ÜNLÜ : Nazım bey kendinizden bahseder misiniz, sizi biraz tanıyabilirmiyiz?

Nazım YILMAZ : 20 Sene Boyunca Avrupa’yı Gezdim

Ressamım, uluslararası rehberim. 1989 senesinden yurtdışından geldim. Bütün amacım yurdışına çıkıp gezmek ve dil öğrenmekti. Kültürleri ve insanları tanımaktı. 20 sene boyunca neredeyse Avrupa’ nın tamamını otostop gezdim. Bu süreçte Almanca, İspanyolca, İngilizce okuyup, yazıp, konuşmaya başladım. Gittiğim yerlerde tanıştığım insanlar soruyorlardı nerelisin diye. Türkiye’ de insanlar hala fesle sarıkla mı geziyorlar diye konuşmalar diyaloglar geçerdi. Bende aksini ispat etmeye çalışırdım. Tabi bi yerde de Türkiye’ nin gerçekleriydi misal Doğuda buna benzer manzaralar var.

Sedat ÜNLÜ : 1989’ da Türkiye’ ye döndükten sonra neler yaptınız?

Nazım YILMAZ : Türkiye’nin Sosyo-Psikolojik Yapısını Araştırdım

İlk geldiğimde doğrusunu söylemek istersek geldiğim yeri yadırgadım. Türkiye’ yi araştırmaya karar verdim. Malum 20 sene ayrı kalmışsın. Geldiğimde yabancılaştığımı farkettim. Türkiye’nin sosyo ekonomik ve sosyo psikolojik yapısını araştırdım. Araştırdım ama sonuçlar pek de iç açıçı olmadığı için bu sefer birşeyler yapmaya karar verdim. Bu anlamda yönetimlere yazılar yazmaya başladım.Televizyonda çıkıp demokrasiden bahseden, insan haklarından bahseden herkese mektupla yazılı cevap verdim.

Sedat ÜNLÜ : Döndüğünüzde size ilk çarpıçı gelen şey ne oldu?

Nazım YILMAZ : Türkiye’de Bir Kavram Kargaşası Yaşanıyor

İnsanlar ne söylediklerinin farkında değildiler. Birşeyler söylüyorlar bilinçliymiş gibi ama hareket yok. Herşey söylemde kalıyor. Bu Cumhurbaşkanından tutun en alt insanlara kadar öyleydi. İnsanlar söylediklerine ya inanmıyorlar yada kale almıyorlar bir nevi karmaşıklık içindelerdi. Bana göre o karmaşıklığın sebebi lisan karmaşıklığıydı.Yani Türkiye’de Arapça, Fransızca, İngilizce dillerinin karışımı bir dil yapısı var. Bir kavram karmaşası yaşanıyor. Demokrasi ve insan hakları bazında yazılar yazdığım oldu.

Sedat ÜNLÜ : Uluslararası rehber olduğunuzu söylemiştiniz. Bu işinizle alakalı biraz bilgi verir misiniz?

Nazım YILMAZ : Bir Sanatçı Olarak Farklı Pozisyonlar Yaratmaya Çalıştım

Bu gönüllü bir çalışma. Dünya İnsan Hakları Güvenlik Konseyi adına bir çalışma. Uluslararası rehberliğin insanlara ve toplumlara yol göstermek gibi bir misyonu var. Bu misyon dahilinde kendime görev edindim ve çalışıyorum. Sadece bir rehber değil bir sanatçı olarak farklı pozisyonlar yarattım farklı pozisyonlar geliştirdim. Ufak tefek kampanyalar yaptım. Turizm rehberliğini de 10 -15 senedir yapıyorum.

Sedat ÜNLÜ : 1989 senesinden bugüne turizm sektöründeki gidişata yakından tanıklık ettiniz. Bugünlere gelinmesindeki faktörler neler sizce? Bu düşüşü neye bağlıyorsunuz?

Nazım YILMAZ : Yeterli İlgi Alaka Turizme Gösterilemedi

Bir çok yanlış var aslında. Bir defa belediyelerin vurdumduymazlığı, yerel yönetimlerin kayıtsız kalması turizmin ciddiye alınmaması gibi bir çok şey sayılabilir. Bu etkenlerin turizmi bitirdiğini düşünüyorum. Esnafın da turiste hor davrandığını düşünüyorum. Mesela şehirlere çeki düzen verilseydi, belli kavşaklar ve meydanlar sanat eserleri ile süslense idi,  bunun yanında çalışma ortamları iyileştirilebilsedi,trafik kaosu gibi şeylerin üzerine gidilseydi birşeyler çok daha farklı olabilirdi.

Nazım YILMAZ : Küçük Adanın Restorasyonu İçin Elimden Gelen Gayreti Gösterdim

Bunlar üzerinde dediğim gibi çok şey yazdım. Yaptıkları oldu yapmadıkları oldu. Yaptıklarının arasında mesela üzerinde çok çalıştığım Küçük Adanın restorasyonu ve tamir aşaması vardı. Onu bir şekilde başardık yaptırdık. Restorasyondan sonra müze olarak düşündüler. Aslında ben müze olarak Kervansaray’ı düşünmüştüm. Ama olmadı. Zamanın yerel yöneticileri ilgilendiler. En son bir yazı yazdım Küçük Ada hakkında, bana göre Küçük Ada Aşk adasıdır.

Nazım YILMAZ : Aşk Adası Olarak Unesco’ya Girebilirdi

Önemli olan kısmı budur yani oradaki yaptığım gözlemler çok önemli. İnsanlar o adaya gelirlerdi çiftler mesela ayrı ayrı gelirlerdi. Adada bir zaman geçirirler yarım saat bir saat sonra el ele çıkarlardı. Demek ki insanlar orada bir huzur ve mistik bir ortam buluyorlar ki yakınlaşıyorlar birbirlerine. Bunu belediye başkanlığına teklif ettim yazılı olarak. Unesco Aşk Adası olarak değerlendirilip kayıtlara geçmesi hususunda. Samimi söylüyorum  dünyada aşk adası olarak bilinirse turizm patlardı orada. Çünkü herkes merak edecekti niye aşk adası? Adada eski tarihi toplar var. Ben bunların bir kısmını toplattım ama toplar bile orjinaline uygun olarak yapılmadı.

Sedat ÜNLÜ : Kısmen de olsa hayata geçmiş projeleriniz olmuş, bu karşın hayata geçmeyen uygulanmayan projeleriniz neler?

Nazım YILMAZ : Bunun yanında sahilde  bir istiridye projem var. Kuşadası Kesedağ’ı projem var. Bir seyir terası tarzında. Ama gökyüzünden bakıldığında da orası dünyanın en büyük Türk bayrağı şeklinde olacak. Böyle bir konsept vardı. Onları daha yapamadık.

Sedat ÜNLÜ : Az önceki konuşmanızda geçen Dünya İnsan Hakları Güvenlik Konseyi hakkında biraz bilgi verir misiniz?

Nazım YILMAZ : Konseyin Amacı Gelişmekte Olan Ülkelere Psikolojik Yardım

Şu anda Türkiye’deki temsilciliğini benim yaptığım bu organizyon bu. Dünyada birçok çalışanımız var bu konuda. Bu bir konsey. Esasında açıkca göz ününde olmayan bir yapı ama simgesel anlamda pek çok ipucu bulabilirsiniz. Bugün Avrupa Birliği bayrağında bulunan oniki yıldız, hristiyanlıkta 12 havari ve müslümanlıkta 12 imamlar inancı var.Böyle sembolik çağrışımlar var.Bu konseyin amacı benim gibi kişilerin bulundukları ülkelerde, oranın yeni bir yapılanması, kalkınması ve orayla ilgili bir vizyon üretme gibi hedeflerle o ülkeye yardımcı olma gibi amaçları var. Gelişmekte olan ülkelere  psikolojik yardım bazında bir amaç bu.

Devam Edecek...

Röportaj : Sedat ÜNLÜ